Mendub

Tam Versiyon: Namazı Kazaya Bırakmak
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Namaz, bedenle yapılan ibadet olduğundan, başkası yerine kılınamaz. Herkesin kendi kılması lazımdır. Özürlü ve özürsüz olürük namazı terk edenin, bunun farzını kaza etmesi lazımdır. Hanefi mezhebinin alimleri, söz bilrliği ile buyuruyorlar ki:

"Sünnet namazların, yalnız vaktinde kılınmaları emrolundu. Vaktinde kılınmayan sünnet namazlar, insanın üzerinde borç kalmaz. Bunun için, vaktinden sonra kaza edilmeleri emrolunmadı. Sabah namazının sünneti vacibe yakın olduğundan, o gün öğleden önce farzı ile kaza edilir."

Hanefi mezhebinde, bir farz namazı özürsüz kazaya bırakmak büyük günahtır. Bu büyük günah, kaza kılacak kadar zaman, yani 6 dakika geçince, bir misli artar. Bunun için, kazayı bir an evvel kılarak, kaza borcunu bitirmek lazımdır.

Bir büyük günahı affettirmek için tevbe etmek lazımdır. Tevbenin sahih olması için dört şart vardır. Bunlar, pişman olup, günaha devam etmemek, bir daha yapmamaya karar vermek, affolması için dua ve istiğfar etmek, Allâh ve kul haklarını ödemektir. Bu dört şarttan biri yapılmazsa, günah affolmaz.

Namaz kılmak, insanın mendub.com Allâhü Teâlâ'ya olan borcudur. Bir farzı vaktinde kılmamak, bu hakkı ve namazda Müslümanlara yapılan dua hakkını ödememek oluyor. Bunu kaza edinceye kadar nafile namazları, sünnetleri kabul olmuyor. Abdülkadir-i Geylani hazretleri, buyuruyor ki:

"Kaza borcu olanın sünnet kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Kaza borcu varken sünnet kılan kimse, sultan davet ettiği halde, gitmeyip onun hizmetçisi ile vakit geçiren kimse gibidir. mümin, bir tüccara benzer. Farzlar, onun sermayesi, nafileler de kazancıdır. Sermaye kurtarılmadıkça, kazanç olmaz."