04-03-2020, Saat: 23:50
Şefaat, ahirette Allâh'ın izniyle piygamberlerin ve Allâh katında dereceleri yüksek olanların, günahkar mü'minlerin affedilmesi veya günahı olmayanların daha yüksek derecelere erişmeleri için Allâh'a yalvarmaları ve duâetmeleri demektir.
Ahirette şefaatin olacağı Kitap ve Sünnet'le sabittir. mendub.com "İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? (Bakara suresi, 255); "... Onlar onun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler" (Enbiya suresi, 28) ve "Rahman'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır." (Meryem suresi, 87) mealindeki ayetler, şefaatin gerçekliği açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca Kafir ve münafıklar için şefaat de söz konusu değildir. (Müddesir suresi, 48; En'am suresi, 51).
mendub.com Hz. Peygamber (s.a.v.) "Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir" (Tırmizi, Kıyamet, 11) buyurmuştur.
Hz. Peygamberin (s.a.v.) bundan başka bir de genel ve kapsamlı bir şefaati vardır. Mahşerde bütün yaratıklar ıstırap ve heyecan içinde hesaplarının görülmesi için bekleşirlerken, O Allâh'a dua ederek hesap ve sorgusunun bir an önce yapılmasını ister (Buhari, Rikak, 51. Müslim iman, 322). Buna "Şefaat-i uzma" (büyük şefaat) adı verilir.
Hz. Peygamberin (s.a.v.) bu anlamdaki şefaat yetkisi Kur'an'da (İsra suresi, 79) "Makam-ı mahmud" (övülen makam, kıyametteki şefaat makamı) adıyla anılır.
Sonuç olarak, şefaat mahiyetini Rabbimizin bileceği bir konudur. Ancak Müslümana düşen görev, şefaate güvenip dinin gereklerini terk etmek değil, şefaate layık olmak için çalışıp çabalamaktır.
Ahirette şefaatin olacağı Kitap ve Sünnet'le sabittir. mendub.com "İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? (Bakara suresi, 255); "... Onlar onun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler" (Enbiya suresi, 28) ve "Rahman'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır." (Meryem suresi, 87) mealindeki ayetler, şefaatin gerçekliği açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca Kafir ve münafıklar için şefaat de söz konusu değildir. (Müddesir suresi, 48; En'am suresi, 51).
mendub.com Hz. Peygamber (s.a.v.) "Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir" (Tırmizi, Kıyamet, 11) buyurmuştur.
Hz. Peygamberin (s.a.v.) bundan başka bir de genel ve kapsamlı bir şefaati vardır. Mahşerde bütün yaratıklar ıstırap ve heyecan içinde hesaplarının görülmesi için bekleşirlerken, O Allâh'a dua ederek hesap ve sorgusunun bir an önce yapılmasını ister (Buhari, Rikak, 51. Müslim iman, 322). Buna "Şefaat-i uzma" (büyük şefaat) adı verilir.
Hz. Peygamberin (s.a.v.) bu anlamdaki şefaat yetkisi Kur'an'da (İsra suresi, 79) "Makam-ı mahmud" (övülen makam, kıyametteki şefaat makamı) adıyla anılır.
Sonuç olarak, şefaat mahiyetini Rabbimizin bileceği bir konudur. Ancak Müslümana düşen görev, şefaate güvenip dinin gereklerini terk etmek değil, şefaate layık olmak için çalışıp çabalamaktır.
