23-02-2020, Saat: 23:02
Ömrünü İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğrenmek ve öğretmekle geçiren İmam-ı Gazalî hazretleri 1111 (H. 505) senesi Cemâzil-evvel ayının 14. Pazartesi günü, büyük kısmını zikir, taat ve Kur’an-ı kerîm okumakla geçirdiği gecenin sabah namazı vaktinde, abdest tazeleyip namazını kıldı. Sonra yanındakilerden kefen istedi. Kefeni öpüp yüzüne sürdü, başına koydu ve dedi ki:
“Ey benim Rabbim, mâlikim! Emrin başım, gözüm üzere olsun!”
Sonra odasına girdi. İçeride, her zamankinden çok kaldı. Bunun üzerine, orada bulunanlardan üç kişi içeri girdiklerinde, kefenini giyip, yüzünü kıbleye dönerek, ruhunu teslim ettiğini gördüler. Başucunda şu beyitler yazılı idi:
Beni ölü gören ve ağlayan dostlarıma,
Şöyle söyle, üzülen o din kardaşlarıma:
Ben bir serçeyim ve bu beden benim kafesim,
Ben uçtum o kafesten, rehin kaldı bedenim.
Dünyadaki yurdumu, hayâlimden çıkardım.
Sanmayın ölüm, azap, şiddet, elem çekmektir,
O sâdece bir evden, başka eve geçmektir.
Azığınızı alın ve yola hazırlanın,
Eğer aklınız varsa, başka şeye kanmayın!
Bana rahmet okuyun, rahmet olunasınız,
Biz gittik, biliniz ki, sırada siz varsınız.
Yalvarırım Allaha, kendime rahmet için,
Ve Rabbim dostlarıma çok merhamet eylesin.
Son sözüm olsun size, “aleyküm selâm” dostlar!
Allah selâmet versin, diyecek başka ne var?
Seyyid Mustafa Bekri anlatır;
Ben, Medine-i münevverede Mescid-i Nebevî’nin hizmetkâ-rı idim. Her akşam Resûlullah efendimizi rüyâda görüyordum. Her gördüğümde de tebessüm buyururlardı. Bir gece rüyâmda Resûlullah efendimizi üzüntülü gördüm, buyurdu ki:
mendub.com “Ey Mustafa, sen üzülme! Hizmetinde bir kusur işlemedin. Benim ümmetimin âlimlerinden, benim ismimi taşıyan birisi vefât etti. Onun için üzüntülüyüm.” Sonra öğrendik ki, o gün İmâm-ı Gazâlî hazretleri vefât etmiş.
“Ey benim Rabbim, mâlikim! Emrin başım, gözüm üzere olsun!”
Sonra odasına girdi. İçeride, her zamankinden çok kaldı. Bunun üzerine, orada bulunanlardan üç kişi içeri girdiklerinde, kefenini giyip, yüzünü kıbleye dönerek, ruhunu teslim ettiğini gördüler. Başucunda şu beyitler yazılı idi:
Beni ölü gören ve ağlayan dostlarıma,
Şöyle söyle, üzülen o din kardaşlarıma:
Ben bir serçeyim ve bu beden benim kafesim,
Ben uçtum o kafesten, rehin kaldı bedenim.
Dünyadaki yurdumu, hayâlimden çıkardım.
Sanmayın ölüm, azap, şiddet, elem çekmektir,
O sâdece bir evden, başka eve geçmektir.
Azığınızı alın ve yola hazırlanın,
Eğer aklınız varsa, başka şeye kanmayın!
Bana rahmet okuyun, rahmet olunasınız,
Biz gittik, biliniz ki, sırada siz varsınız.
Yalvarırım Allaha, kendime rahmet için,
Ve Rabbim dostlarıma çok merhamet eylesin.
Son sözüm olsun size, “aleyküm selâm” dostlar!
Allah selâmet versin, diyecek başka ne var?
Seyyid Mustafa Bekri anlatır;
Ben, Medine-i münevverede Mescid-i Nebevî’nin hizmetkâ-rı idim. Her akşam Resûlullah efendimizi rüyâda görüyordum. Her gördüğümde de tebessüm buyururlardı. Bir gece rüyâmda Resûlullah efendimizi üzüntülü gördüm, buyurdu ki:
mendub.com “Ey Mustafa, sen üzülme! Hizmetinde bir kusur işlemedin. Benim ümmetimin âlimlerinden, benim ismimi taşıyan birisi vefât etti. Onun için üzüntülüyüm.” Sonra öğrendik ki, o gün İmâm-ı Gazâlî hazretleri vefât etmiş.