15-02-2020, Saat: 23:03
İslâm, kişiliğin dokunulmazlığı ilkesine son derece önem vermiştir. Bir kimsenin gıyabında onun ve yakınlarının kusurlarından bahsetmeyi gıybet sayarak yasaklamıştır. Bir ayette böşye buyrulur:
mendub.com Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allâh'a karşı gelmekten sakının, Şüphesiz Allâh tövbeyi çok kabul ederdir, çok merhamet edendir." (Hucurât, 49/12) Ayette, bir kimseyi sırf zanna dayanarak yargılama, gizli kusurlarını araştırma yanında gıybetin de yasaklanmış olduğu ifade edilerek, çarpıcı bir misal verilmiş ve gıybetin iğrenç bir davranış olduğuna vurgu yapılmıştır.
Nitekim, peygamberimiz hadislerinde kişiyi kendinde bulunan kusurlarla anmanın gıybet olduğunu, onda bulunmayan bir kusuru ona isnad ederek aleyhinde konuşmanın ise iftira sayıldığını bildirmiştir (Müslim, "Birr", 70)
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Kim dünyada (gıybek ederek) kardeşinin etini yerse, kıyamet gününde o et ona getirilir ve 'Diri iken bunları yediğin gibi ölü iken de hepsini ye!' deniliri. Onu yer ve feryad ederek yüzünü buruşturur." buyurduktan sonra Hucurat Suresi'nin "... Hiçbiriniz kardeşinin ölü olarak etini yemesini sever mi. Demek ki o eti yemekten tiksindiniz. Öyle ise yapmayın, tevbe ederek Allâh'ın korumasına girin." mealindeki 12. ayetinin bir kısmını okudular.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Gıybetten sakının. Çünkü onda üç afet vardır. Gıybetçinin duası müstecab (makbul) olmaz, iyilikleri kabul olmaz, günahları artar." buyurdular.
Cabir bin Ablullah (r.a.) rivayet ediyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) beraberdik. Bu sırada bir leş kokusu geldi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 'Bu koku nedir, bilir misiniz?' diye sordu. 'Hayır' dedik. "İnsanlara ve mü'minlere gıybet edenlerin kokusudur." buyurdular.
Abdullah İbn-i Mübarek'in (r.h.) yanında gıybetten bahsedil de, 'Eğer gıybet etseydim ana babamı gıybet ederdim. Çünkü onlar benim sevaplarıma insanların hepsinden daha layıktır.' buyurdu.
Süfyan-o Sevri (k.s.) Hazretlerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Muhakkak Allâhü Teâlâ, et yiyen ev halkına buğzeder." hadis-i şerigi sorulunca "Onlar insanlara gıybet edip onların etlerini yiyenlerdir." diye cevap verdi.
Müslüman, gıybet etmediği gibi gıybet edenleri de dinlemez. Çünkü gıybeti dinleyen kimse gıybet edenle günahta ortaktır.
Allâhü Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'de gıybeti açıkça zemmetmiş (kötülemiş) ve gıybet eden ölü etini yiyene benzetmiştir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de:
mendub.com "Bazınız bazınızı gıybet etmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz." buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'de:
mendub.com "Her müslümanın her müslümana canı, malı ve ırzı haramdır" buyurmuştur. Gıybet ise adamın ırz yani şeref ve haysiyeti ile alakalıdır. Allâhü Teâlâ bunu mal ve can ile bir tuttu.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.):
mendub.com "Çekememezlik yapmayın, kin tutmayın, alamayacağınız malın fiyatını yükseltmeyin, müzayede üzerine varmayın, birbirinize arka çevirmeyin, birbirinizi çekiştirmeyin, ey Allâh'ın kulları kardeş lun" buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.):
mendub.com "Gıybetten sakınınız; zira gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Çünkü zina eden kimse, tevbekar olur, Allâh da kendisini afv eder, fakat gıybet edilen, affedinceye kadar, gıybet eden affedilmez" buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.): şöyle buyurmuştur: "Mi'rac'a çıktığım gece, tırnakları ile yüzlerini tırmalayan bir takım kimseler gördüm. Cebraile:
-Bunlar kimdir? diye sordum. Cebrailde:
-Bunlar, insanları gıybet edip gizli hallerini araştıranlardır, dedi." (İhya 4c.s:317)
"Kıyamet günü kula amel defteri verilir. Orada, kendisine ait olmayan sevaplar görür. O kul "Ya Rabbi! Bu sevaplar bana nereden geldi." diye sorar. Allâhü Teâlâ sefageldiniz.com " Bunlar, sen farkında olmada, insanların senin gıybetini yapmalarına karşılıktır." buyurur.
mendub.com "Dört şey vardır ki oruç, abdest ve diğer amellerin sevabını yok eder.
Bunlar gıybet etmek, yalan söylemek, koğuculuk yapmak ve bakılması helal olmayan kadınlara bakmak."
Hz. İsa bin Meryem (a.s) ashabına dedi ki;
"Siz avret yerinin bir kısmı rüzgardan açılmış bir adam görseniz onun üzerini örter miydiniz? Ne düşünüyorsunuz?" Onlar da "Evet" dediler. "Halbuki siz avret mahallinin kalan kısmını da açıyorsunuz" deyince, "Sübhanallah, nasıl olur da kalan yerini açarız?" dediler.
İsa (a.s) şöyle buyurdu:
mendub.com "Yanınızda bir kimsdenen bahsedildiği zaman hemen ondan kötü şeyleri söylemiyor musunuz? İşte siz avret mahalindeki kalan örtüyü açıyorsunuz."
Hasan-ı Basri Hazretlerine bir adam gelip "Falan kimse sein gıybetini yapıyor." demiş. Hasan-ı Basri Hazretleri de ona bir tabak hurma gönderip şöyle demiş: "Duydum ki sen sevaplarını bana hediye etmişsin. Buna karşılık ben de sana hediye gönderiyorum. Ancak benim hediyem, senin hediyenin tam karşılığı olmadığı için beni mazur gör."
Şeyh Sa'di Şirazi (k.s.) gıybetin kötülüğünü şöyle bir misal vererek anlatır:
mendub.com "Bir genç, zalimliği ile meşhur hükümdar Haccac hakkında, 'O; kan dökücü, taş kalpli, acımasız, insanların ahından, feryadından korkmayan biridir. Ya Rabbi, senden korkmayan, halka acımayan bu adamdan intikamını sen al, şu zalimi ortadan kaldır' diye söylenip duruyordu.
Bu sözler görmüş geçirmiş yaşlı bir zatın kulağına ulaştı. O delikanlıya öğüt vermek amacıyla şunları söyledi:
mendub.com 'Evet, doğru. Haccac'dan mazlumun hakkı mutlaka alınacak, bunda şüphe yok. Fakat bu gıybetini de senden soracaklar. Yaptığın kar değil, zarardır. Sen Hacca ve onun hayatılya uğraşmaktan vazgeç. Ben ne onun zulmünü iyi bulurum ne de senin yaptığın gıybeti beğenirim.'
Ömür kadehi dolduğu zaman işlediği günahlar, kara defterli bahtsız kimseyi cehenneme sürükler götürür. O zalime acıyan bulunmaz. Besbelli o yalnız gitmesin diye gıybetçi de onun peşine takılır.
mendub.com Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allâh'a karşı gelmekten sakının, Şüphesiz Allâh tövbeyi çok kabul ederdir, çok merhamet edendir." (Hucurât, 49/12) Ayette, bir kimseyi sırf zanna dayanarak yargılama, gizli kusurlarını araştırma yanında gıybetin de yasaklanmış olduğu ifade edilerek, çarpıcı bir misal verilmiş ve gıybetin iğrenç bir davranış olduğuna vurgu yapılmıştır.
Nitekim, peygamberimiz hadislerinde kişiyi kendinde bulunan kusurlarla anmanın gıybet olduğunu, onda bulunmayan bir kusuru ona isnad ederek aleyhinde konuşmanın ise iftira sayıldığını bildirmiştir (Müslim, "Birr", 70)
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Kim dünyada (gıybek ederek) kardeşinin etini yerse, kıyamet gününde o et ona getirilir ve 'Diri iken bunları yediğin gibi ölü iken de hepsini ye!' deniliri. Onu yer ve feryad ederek yüzünü buruşturur." buyurduktan sonra Hucurat Suresi'nin "... Hiçbiriniz kardeşinin ölü olarak etini yemesini sever mi. Demek ki o eti yemekten tiksindiniz. Öyle ise yapmayın, tevbe ederek Allâh'ın korumasına girin." mealindeki 12. ayetinin bir kısmını okudular.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Gıybetten sakının. Çünkü onda üç afet vardır. Gıybetçinin duası müstecab (makbul) olmaz, iyilikleri kabul olmaz, günahları artar." buyurdular.
Cabir bin Ablullah (r.a.) rivayet ediyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) beraberdik. Bu sırada bir leş kokusu geldi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 'Bu koku nedir, bilir misiniz?' diye sordu. 'Hayır' dedik. "İnsanlara ve mü'minlere gıybet edenlerin kokusudur." buyurdular.
Abdullah İbn-i Mübarek'in (r.h.) yanında gıybetten bahsedil de, 'Eğer gıybet etseydim ana babamı gıybet ederdim. Çünkü onlar benim sevaplarıma insanların hepsinden daha layıktır.' buyurdu.
Süfyan-o Sevri (k.s.) Hazretlerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Muhakkak Allâhü Teâlâ, et yiyen ev halkına buğzeder." hadis-i şerigi sorulunca "Onlar insanlara gıybet edip onların etlerini yiyenlerdir." diye cevap verdi.
Müslüman, gıybet etmediği gibi gıybet edenleri de dinlemez. Çünkü gıybeti dinleyen kimse gıybet edenle günahta ortaktır.
Allâhü Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'de gıybeti açıkça zemmetmiş (kötülemiş) ve gıybet eden ölü etini yiyene benzetmiştir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de:
mendub.com "Bazınız bazınızı gıybet etmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz." buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'de:
mendub.com "Her müslümanın her müslümana canı, malı ve ırzı haramdır" buyurmuştur. Gıybet ise adamın ırz yani şeref ve haysiyeti ile alakalıdır. Allâhü Teâlâ bunu mal ve can ile bir tuttu.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.):
mendub.com "Çekememezlik yapmayın, kin tutmayın, alamayacağınız malın fiyatını yükseltmeyin, müzayede üzerine varmayın, birbirinize arka çevirmeyin, birbirinizi çekiştirmeyin, ey Allâh'ın kulları kardeş lun" buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.):
mendub.com "Gıybetten sakınınız; zira gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Çünkü zina eden kimse, tevbekar olur, Allâh da kendisini afv eder, fakat gıybet edilen, affedinceye kadar, gıybet eden affedilmez" buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.): şöyle buyurmuştur: "Mi'rac'a çıktığım gece, tırnakları ile yüzlerini tırmalayan bir takım kimseler gördüm. Cebraile:
-Bunlar kimdir? diye sordum. Cebrailde:
-Bunlar, insanları gıybet edip gizli hallerini araştıranlardır, dedi." (İhya 4c.s:317)
"Kıyamet günü kula amel defteri verilir. Orada, kendisine ait olmayan sevaplar görür. O kul "Ya Rabbi! Bu sevaplar bana nereden geldi." diye sorar. Allâhü Teâlâ sefageldiniz.com " Bunlar, sen farkında olmada, insanların senin gıybetini yapmalarına karşılıktır." buyurur.
mendub.com "Dört şey vardır ki oruç, abdest ve diğer amellerin sevabını yok eder.
Bunlar gıybet etmek, yalan söylemek, koğuculuk yapmak ve bakılması helal olmayan kadınlara bakmak."
Hz. İsa bin Meryem (a.s) ashabına dedi ki;
"Siz avret yerinin bir kısmı rüzgardan açılmış bir adam görseniz onun üzerini örter miydiniz? Ne düşünüyorsunuz?" Onlar da "Evet" dediler. "Halbuki siz avret mahallinin kalan kısmını da açıyorsunuz" deyince, "Sübhanallah, nasıl olur da kalan yerini açarız?" dediler.
İsa (a.s) şöyle buyurdu:
mendub.com "Yanınızda bir kimsdenen bahsedildiği zaman hemen ondan kötü şeyleri söylemiyor musunuz? İşte siz avret mahalindeki kalan örtüyü açıyorsunuz."
Hasan-ı Basri Hazretlerine bir adam gelip "Falan kimse sein gıybetini yapıyor." demiş. Hasan-ı Basri Hazretleri de ona bir tabak hurma gönderip şöyle demiş: "Duydum ki sen sevaplarını bana hediye etmişsin. Buna karşılık ben de sana hediye gönderiyorum. Ancak benim hediyem, senin hediyenin tam karşılığı olmadığı için beni mazur gör."
Şeyh Sa'di Şirazi (k.s.) gıybetin kötülüğünü şöyle bir misal vererek anlatır:
mendub.com "Bir genç, zalimliği ile meşhur hükümdar Haccac hakkında, 'O; kan dökücü, taş kalpli, acımasız, insanların ahından, feryadından korkmayan biridir. Ya Rabbi, senden korkmayan, halka acımayan bu adamdan intikamını sen al, şu zalimi ortadan kaldır' diye söylenip duruyordu.
Bu sözler görmüş geçirmiş yaşlı bir zatın kulağına ulaştı. O delikanlıya öğüt vermek amacıyla şunları söyledi:
mendub.com 'Evet, doğru. Haccac'dan mazlumun hakkı mutlaka alınacak, bunda şüphe yok. Fakat bu gıybetini de senden soracaklar. Yaptığın kar değil, zarardır. Sen Hacca ve onun hayatılya uğraşmaktan vazgeç. Ben ne onun zulmünü iyi bulurum ne de senin yaptığın gıybeti beğenirim.'
Ömür kadehi dolduğu zaman işlediği günahlar, kara defterli bahtsız kimseyi cehenneme sürükler götürür. O zalime acıyan bulunmaz. Besbelli o yalnız gitmesin diye gıybetçi de onun peşine takılır.