Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Sabır
#1
mendub.com "Allâhü Teâlâ buyuruyor ki; kulumu bir bela ile ibtila ettiğim vakit, sabreder ve ziyaretçilerine beni şikayette bulunmazsa, ona, etinen iyi et, kanından iyi kan veririm. İyileştiği vakit, günahsız olarak iyileşir. onu öldürürsem, rahmetime yani cennet'ime gider." buyurmuştur.

Davut aleyhisselam, "Ya Rab, Senin rızan uğrunda musibetlere sabreden kederli adamın mükafatı nedir? diye sorunca, Allâhü Teâlâ: "Ondan asla soymayacağım iman kisvesini ona giydirmemdir" buyurdu.

Ömer b. Abdülaziz bir hutbesinde, "Allâhü Teâlâ bir kuluna verdiği nimeti alıp da karşılığında sabrı ona nasib ederse, nimete mukabil verdiği sabır, o nimetten daha efdaldir", buyurdu ve Allâhü Teâlâ'nın:
mendub.com Ancak sabredenler ecirleri hesabsız ödenecektir" (Zümer, 10) ayetini okudu.

"Rabbının hükmüne sabret. Muhakkak sen bizim gözlerimizin önündesin" (Tur, 48)

Resul-i Ekrem (s.a.v.): "Acıya dayanıp jğradığın felaketi kimseye duyurmaman ve şikayette bulunmaman, Allâh'ın ta'zim ve O'nu hakkıyle marifettendir." buyurmuştur. (İhya 4.c.s:138) 

Yüce Allâh Kur'ân-ı Kerim'e:
mendub.com "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, birde mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele." (Bakar suresi, 155) buyurulmaktadır.

Sabır; musibetlere ve zorluklara sabır; gayr-ı meşru olay ve arzular karşısında sabır; meşru çalışma, ibadet ve teate sabırlı, olmak üzere hayatın hemen her alanında yayılmıştır. Şöyle ki; mutluluğa vesile olan emniyet, huzur, evlat, anne-baba, eş, akraba, mal, servet, makam, mevki... ve bezeri insan için bir nimettir. Bunların birisinen veya bir kaçından mahrumiyet ise tabiki çok acı ve tahammülü zor olan şeylerdir. ancak bunlara sabır ise karşılıksız kalmayıp, büyük hayırlara vesile olacaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): mendub.com "... Kim sabretmeye gayret ederse Allâh ona sabır verir. Hiçbir kimseye sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lütufta bulunulmamıştır." (Buhari, Zekat, 50) buyurmuşlardır. Diğer bir hadisde: "Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar müslümanın başına gelen her şeyi, Allâh onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar." (Buhari, merda 3) buyrulması sabrın önemini açık bir şekilde vurgulamaktadır. 

Ha aydınlıktır ve kaynağı vardır. Kaynağı olmayan ışık olmaz. Hak kendisini izleyeni ışığın kaynağına götürür. Aydınlığı takip eden herkes mutlakta o kaynakta buluşur. Çünkü ışığın kaynağı tektir.

Hakta olmanın bir bedeli vardır. Bırakınız hakta olmanın, batılda olmanın, batılı savunmanın bile bir bedeli vardır. Günah işlemenin, cehennemin bir bedeli varken, cennetin bir bedeli lomsanı mı? Hak ehli olmanın bedelini ödemeye yanaşmayanlar, hakta sebat edemezler.

Hakkı savunuyor olmanın bedelini en yüksek düzeyde ödeyenlerin başında peygamberler gelir. Onlar Kur'ân'ın sabrı emreden her ayetini 'direniş' olarak algılıyorlardı. Çünkü sabır kelime olarak da deireniş anlamına geliyordu. Tıpkı şu ayette olduğu gibi:
mendub.com "Ey iman edenler! Direnin ve kazanın. Mevzilerinizi kaybetmeyin. Allâh'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki, başarıya ulaşasınız." (Al-i İmran, 3/200) Peygamberin direnişini hatırlayalım. Puta tapanlar, kadın, makam, para, mal vaadiyle peygamberin amcası Ebu Talib'e geliyorlar. Ebu Talib, onların bu teklifini peygambere ilettiğinde, onun verdiği cevap şudur; mendub.com "Amca, Vallahi, güneşi sağ elime koysanız, ayı sol elime koysaniz, ben bu davadan vazgeçmem. Ta ki, Allâh'tan bir emir gelinceye dek."

Eğer hak yolda olduğunu biliyor ve inanıyorsan, bakma arkana ve yürü. Kimin gelip gelmediği önemli değil. Hiçbir zaman çokluk, doğrulukta oluşun delili değildir. 

Sabır, acıya katlanmak, onu geçirmek için sebat ve mukavemet etmektir ki her ferahın, her muvaffakıyetin anahtarıdır. Darlığın, sıkıntının geçmesi için Allâh’ın yardımını kazandıracak sebeplerin birincisidir.

Günahlara sabır, nefsin günah olan arzularına, isteklerine mukavemet etmektir. Musîbetlere sabır, başa gelen belâ ve kederlere tahammül etmektir.

Sabırsız kimseler her zaman darlık içindedir. Genişlik zamanında eldeki nimetin de kadrini bilmezler, gözleri daima başkasındadır. Az bir yokluk görünce tahammül edemez, hemen mahvolurlar. Halbuki dünyada değişmiyen hiçbir şey yoktur. Öyle ise bir darlığa düşen, kalbini Allâh’a bağlayarak bunun da biiznillâh geçeceğine iman eder ve Allâh’ın yardımını, ihsân edeceği ferah gününü samimiyetle ve iman içinde beklerse neticede kurtuluşa erer.

Sabra alışarak nefsi güzelleştirmenin en iyi çaresi oruçtur. Hadîs-i şerîfde: mendub.com “Oruç sabrın yarısıdır” buyurulmuştur. Oruç insanı sabra alıştırır, tiryakilikleri; zararlı alışkanlıkları tedavi eder.

Hz. Ali (r.a.): “Sabrın imandaki ehemmiyeti cesetteki baş gibidir. Sabır gittiğinde iman da gider.” buyurdu.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) İbn-i Abbâs’a şöyle buyurdular: mendub.com“…Muhakkak kalem, olacakları yazmakla kurumuştur. Eğer mahlukatın hepsi birden Allâh’ın sana takdîr etmediği bir menfaati sana kazandırmak isteseler ona asla güç yetiremezler. Allâh’ın takdîr etmediği bir fenalığı sana ulaştırmak isteseler buna da asla güç yetiremezler.

Dâimâ yakîn (hakiki iman) içinde Allâh’a şükrederek amel işle. İyi bil ki hoşuna gitmeyen şeylere sabretmekle çok hayırlara nâil olursun. Muhakkak muvaffakiyet sabır iledir.

Muhakkak her sıkıntının bir kurtuluşu da vardır. Muhakkak her güçlüğün bir kolaylığı vardır.”
Ara
Cevapla
Thanks given by:


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
Tarih: 24-05-2025, 18:31 Türkçe Çeviri: MCTR, Yazılım: MyBB, © 2002-2025 MyBB Group.