02-05-2019, Saat: 12:57
mendub.com Osmanlı devrinde "Hırka-i Saâdet Dâiresi" ve "Mukaddes Emanetler" Ramazan-ı Şerif'in on beşinci günü, sultan ile saray ve devlet erkanı tarafından merasimle ziyaret edilirdi.
Ramazan-ı Şerif'in on beşinci gecesi, sultan Hırka-i Saâdet odasına gelirdi. "Dülbend Ağası" atmış kadar yeni süngerle gümüş taslar içinde gülsuyu getirir, "Silahdar Ağa" bu süngerlerden birkaç tanesini alarak birer birer gülsuyuna batırıp ıslatır ve padişahın eline verir, padişah da, içinde Hırka-i Saâdet sandukasının bulunduğu büşük gümüş şebekeyi bizzat siler. O sırada başta Çuhadar Ağa ve Rikabdar Ağa bulunmak üzere bütün Has Odalılar ellerindeki süngeri gül suyuna batırıp odanın her tarafını silerlerdi.
Ziyaret merasimi ertesi günü öğle namazından iki saat evvel başlardı. Padişah Hırka-i Saâdet Odası'na geldikten sonra Has Odalılar gümüş şebeke içindeki hırka sandukasını çıkarırlar ve altın kaplı sehpası üzerine koyarlardı. Sandukanın altın anahtarı padişahta dururdu. Herkes hazır olunca İmam-ı Evvel ve İmam-ı Sani Efendiler Hırka-i Şerif'in karşısında birer aşr-ı şerif okuduktan sonra padişah sandukayı besmele ile açardı. Hırka bir bohça içinde, bohça bir altın çekmece içinde, altın çekmece de yedi bohça içinde, nihayet bohçaların tamamı bu altın sanduka içindedir. yedi ağır işlemeli kıymetli bohça, üzerleri inci işlemeli kalın şeritlerle sarılmıştır. Şeritler çözülür, bohçalar açılır, altın çekmece de, altın anahtarı yine kendisinde duran padişah tarafından bizzat açılırdı. nihayet son bohça da çözülür, mukaddes hırka meydana çıkardı.
mendub.comZiyaret, Hırka-i Şerif'in sağ omuzu hizasından yakasını öpmekten ibaretti. Hırka, öpülecek yere bir tülbent konularak öpülürdü. Ziyaret günü birkaç yüz parça tülbent hazırlanmış bulunurdu. Her ziyaretçi, hırkanın üstünde öptüğü tülbenti kıymetli bir hatıra olarak saklardı. Bu tülbentlerin üzerine güzel bir hat ile aşağıdaki kıta bulunurdu:
Hırka-i Hazret-i Fahr-i Rusüle
Atlas-ı çarh olamaz pay-endaz
Yüz sürüp zeyline takbil iderek
Kıl şefi-i ümeme az-ı niyaz.
Açıklama: Peygamberlerin iftihar ettikleri Muhammed Mustafa'nın hırkasına, gökyüzünün atlası (samanyolu) ayak basmamış olamaz, (öyleyse) eteğine yüz sürüp (onu) öperek ümmetlerin şefaatçisine niyazını arz eyle (ondan şefaat iste).
Ramazan-ı Şerif'in on beşinci gecesi, sultan Hırka-i Saâdet odasına gelirdi. "Dülbend Ağası" atmış kadar yeni süngerle gümüş taslar içinde gülsuyu getirir, "Silahdar Ağa" bu süngerlerden birkaç tanesini alarak birer birer gülsuyuna batırıp ıslatır ve padişahın eline verir, padişah da, içinde Hırka-i Saâdet sandukasının bulunduğu büşük gümüş şebekeyi bizzat siler. O sırada başta Çuhadar Ağa ve Rikabdar Ağa bulunmak üzere bütün Has Odalılar ellerindeki süngeri gül suyuna batırıp odanın her tarafını silerlerdi.
Ziyaret merasimi ertesi günü öğle namazından iki saat evvel başlardı. Padişah Hırka-i Saâdet Odası'na geldikten sonra Has Odalılar gümüş şebeke içindeki hırka sandukasını çıkarırlar ve altın kaplı sehpası üzerine koyarlardı. Sandukanın altın anahtarı padişahta dururdu. Herkes hazır olunca İmam-ı Evvel ve İmam-ı Sani Efendiler Hırka-i Şerif'in karşısında birer aşr-ı şerif okuduktan sonra padişah sandukayı besmele ile açardı. Hırka bir bohça içinde, bohça bir altın çekmece içinde, altın çekmece de yedi bohça içinde, nihayet bohçaların tamamı bu altın sanduka içindedir. yedi ağır işlemeli kıymetli bohça, üzerleri inci işlemeli kalın şeritlerle sarılmıştır. Şeritler çözülür, bohçalar açılır, altın çekmece de, altın anahtarı yine kendisinde duran padişah tarafından bizzat açılırdı. nihayet son bohça da çözülür, mukaddes hırka meydana çıkardı.
mendub.comZiyaret, Hırka-i Şerif'in sağ omuzu hizasından yakasını öpmekten ibaretti. Hırka, öpülecek yere bir tülbent konularak öpülürdü. Ziyaret günü birkaç yüz parça tülbent hazırlanmış bulunurdu. Her ziyaretçi, hırkanın üstünde öptüğü tülbenti kıymetli bir hatıra olarak saklardı. Bu tülbentlerin üzerine güzel bir hat ile aşağıdaki kıta bulunurdu:
Hırka-i Hazret-i Fahr-i Rusüle
Atlas-ı çarh olamaz pay-endaz
Yüz sürüp zeyline takbil iderek
Kıl şefi-i ümeme az-ı niyaz.
Açıklama: Peygamberlerin iftihar ettikleri Muhammed Mustafa'nın hırkasına, gökyüzünün atlası (samanyolu) ayak basmamış olamaz, (öyleyse) eteğine yüz sürüp (onu) öperek ümmetlerin şefaatçisine niyazını arz eyle (ondan şefaat iste).