12-07-2019, Saat: 01:33
Zamanın "en değerli hazine" olduğunu, elimizden gittikten sonra tekrar kazanamayacağımız tek değer olduğunu biliriz. Ancak her zaman bu gerçeğe göre hareket ettiğimiz söylenemez. Zamanın değerini bilmek, onu ölçülü ve verimli kullanmakla olur. Bu da planlı, programlı olmayı gerektirir. Günübirlik/plansız, olayların akışına terk edilmiş bir hayat anlayışı Kur'ân-ın 'dünyayı imar' ilkesine aykırıdır. Dünyayı imar hedefi, dünyada insanca bir hayat yaşama imkânı yakalayarak 'iyi kul' olmaya zemin hazırlamaktır. Bu da zamanın planlı ve verimli bir şekilde kullanlmasını zorunlu kılar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), uzun bir ömür yaşadığı hâlde ebedi mutluluğu kazanmayı başaramayan kimsenin mazeretlerinin geçersiz olacağını bildirmiştir. Sınırlı ve sonlu olan hayatımızda sınırsız ve sonsuz mükâfatları kazanabilmenin ve dünya hayatında başarılı olabilmenin yolu, zamanı doğru ve verimli kullanmaktan geçer. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: mendub.com "Kıyamet gününde hiçbir kul şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Allâh'ın huzurundan ayrılamaz: Ömrünü nerede tükettiğin, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazandığından, nereye harcadığından ve bildiği ile ne kadar amel ettiğinden." (Tirmîzi, Kıyamet, 1).