Maddi durumu son derece kötü olduğu halde, bol bol ihsan ve yardımda bulunmaya devam eden Hasan b. Sehl'e:
-İsrafta hayır yoktur, dediler.

O da şöyle cevap verdi:
-Hayırda da israf yoktur.

Namazın 12 farzı vardır. 6'sı namaza başlamadan önce yapılır; bunlara namazın şartları denir. 6'sı da namazın içinde uygulanır; bunlara da namazın rükünleri denir.

I. Namazın Şartları
1. Hadesten taharet: Hükmi kirlilikten temizlenmek Abdest ve gusül, namazdan önce pisliklerden temizlenmek demektir.
2. Necasetten taharet: Namaz kılınacak yerin ve namaz kılacak kişinin üzerindeki kıyafetlerin temiz olması gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Namazın anahtarı temizliktir." buyurmuştur. (Ebu Davud, Taharet, 31/61)
3. Setr-i avret: Avret yerini örtmek demektir. Namaz kılacak kişinin örtülmesi gereken yerlerini örtmesi gerekir.
4. İstikbal-i kıble: Kâbe'nin bulunduğu yöne dönmek demektir. Kalbin Allâh'a yönelmesi anlamını ifade eder.
5. Vakit: Her namazın kendine aitbir vakti vardır ve o vakitti kılınır. Uyuma ya da unutma durumunda vaktinde kılınamayan namazlar en kısa zamanda kaza edilmelidir.
6. Niyet: mendub.com Namaz yalnızca birtakım şekillerin yerine getirilmesi değildir. Bu hareket ve şekillerin namaz amacıyla yapılması yarttır. Bunu ayrıca dil ile ifade etmek de güzeldir.

II. Namazın Rükünleri
1. İftitah tekbiri: Her namaza mutlaka Allâh'ın yüceliğini ifade eden mendub.com "Allâhu Ekber" sözüyle başlamaktır.
2. Kıyam: Gücü yetenlerin namazı ayakta kılması gerekir.
3. Kıraat: Kur'an okumaktır.
4. Rüku: Elleri dize koyarak Allâh'ın huzurunda eğilmektir.
5. Secde: Alın, burun, iki diz, iki el, iki ayağı yere koyarak Allâh'ın huzurunda yere kapanmaktır.
6. Ka'de-i ahire: namazın sonunda Ettehiyyatü duasını okiyacak kadar oturup beklemektir.

Dinin özünde birlik ve beraberlik bulunduğundan, namazların cemaatle kılınması özendirilmiştir.

İbni Abbas radıyallahu anhüma'dan rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Muaz'ı Yemen'e (vali ve zekat amili olarak) göndermiş ve ona şu talimatı vermiştir:
-"Onları önce mendub.com Allâh'tan başka tanrı olmadığına ve benim, Allâh'ın elçisi olduğuma şehadet getirmeye davet et. Eğer bunu itiraf ile sana itaat ederlerse, Allâh'ın, onlara günde beş vakit namazı farz kıldığını açıkla. Buna da itaat ederlerse, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilecek olan zekatı Allâh'ın farz kıldığını onlara bildir." (Buhari, Zekat 1)

1. İslam'ın tanımı ve yaşanmasında zekat vazgeçilmez bir unsurdur.
2. Zekat toplama işi devlet başkanının soumluğu altındadır. O bunu görevlendireceği memirlerle gerçekleştirebilir.
3. Kafirlere zekat verilmez. Zekat, "Müslümanların fakirlerine" verilir.
4. Her şeyin bir önem ve öncelik sırası vardır. Eğitim ve tebliğde bu önceliklere dikkat etmek gerekir.

Beş vakit namaz: mendub.com Günde beş defa kılınan farz namazlarıdır.

Kaza namazı: Beş vakit namazı vaktinde kılmaya eda, vaktinde kılınmayan namazı sonradan kılmaya da kaza namazı denir.

Cuma namazı: Cuma günü öğle vaktinde kılınan farz namazıdır.

Teravih namazı: Teravih namazı, Ramazan ayında yatsı namazından sonra ve vitir namazından önce kılınan 20 rek'at namazdır. Cemaatle kılmak daha feziletlidir.

Bayram namazı: Ramazan ve kurban Bayramlarında iki rek'at olarak kılınan namazdır.

Cenaze namazı: Cenaze namazı, farz-ı kifayedir. Yani bazı Müslümanların kılmasıyla diğer müslümanlardan düşen namazdır. Rükusuz ve secdesiz olarak ayakta kılınır. Bu namaz ölen müslüman için sadece dua ve niyazdan ibarettir.

Yolcu namazı: 15 günden az kalmak niyetiyle 90 km veya daha uzak bir yere gitmek için yola çikan kimsenin kıldığı namazdır. Bu namaz şöyle kilinir: 4 rekatlı farz namazlar iki rek'at, iki veya üç rekatlı farz namazları ise olduğu gibi kılar.

Sehiv Secdesi: mendub.com (Yanılma Secdesi) Namaz kılarken, namazın farzlarından birini geciktirirse, vaciblerinden birini terkederse veya geciktirirse, namazın sonunda, selamdan sonra, namazdaki durumunu bozmadan iki secde yapılır.

Hz. Ebu Bekir, yoksul müslümanlara yemek yedirir, onları doyururdu. Bir gün Ebu Cehil ona:
"-Ey Ebu Bekir, mendub.com Allâh'ın bu yoksul kimseleri doyurabileceğine inanıyor musun?" dedi.

Ebu Bekir (r.a.):
"-Evet." dedi.

Ebu Cehil:
"O halde neden onlara yedirip açlıklarını gidermiyor?" diye sordu. Hz. Ebu Bekir:
"-Allâhü Teâlâ bir kısım insanları fakirlikle, bir kısmını da zenginlikle imtihan eder. Fakurlere sabretmeyi, zenginlere de yedirmeyi emreder." dedi.

Ebu Cehil:
"-Vallahi ey Ebu Bekir, sen olsa büyük bir sapıklık içindesin. Sen sanıyor musun ki Allâh'ın bunları doyurmaya gücü yettiği halde bir şey vermiyor da onlara sen yemek yediriyorsun?" hezeyanını savurdu.

Bunun üzerine şu ayet-i kerime nazil oldu:
"Allâh'ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarfediniz, denildiğinde, kafirler mü'minlere dediler ki: mendub.com Allâh'ın dilediği taktirde doyurabileceği kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz." (Yasin, 47)

Ebu Bekir (r.a.), imtihan dünyasının mantığını çok iyi kavramıştı. Allâh'ın rızası istikametinde salih ameller işliyor ve böylece pek çok ilahi lutuflara mazhar oluyordu. Nitekim onun fazileti hakkında buna benzer bir çok ayet-i kerimenin nazil olduğu rivayet edilir.

İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurdular:
Yatsı namazını, gecenin yarısından sonraya bırakmak ve bunu yaparken de teheccüd namazına vesile kılmak gerçekten çok büyük yanlıştır.

Zira yatsı namazını bu vakitte kılmak, Hanefî âlimlerine göre (Allâh onlardan razı olsun) mekruhtur. Mekruh ile harama yakın olanı, tahrîmen mekruhu kast ettikleri açıktır.

Zira Hanefî âlimleri yatsı namazını gece yarısına kadar kılmayı mübah görmüşler, gece yarısından sonra kılmanın da (tahrimen) mekruh olduğunu söylemişlerdir. Mübâh’ın mukabili olan mekruh da tahrîmen mekruhtur.

Şâfiîlere göre bu vakitte yatsı namazını kılmak asla câiz değildir.

Bunu, teheccüd namazına kalkmak ve bu vakitte manevi zevklerin ve cemiyetin husûlüne vâsıta olması için yapmak gerçekten çok büyük yanlıştır. Bunlar için, sadece vitir namazını bırakmak yeterlidir.

Hatta bu, müstehaptır. Böylece hem vitir namazı müstehab bir vakitte eda edilmiş, hem de teheccüd namazı ve manen uyanık olma maksadı yerine getirilmiş olur… (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbâni 1/29)

Ayet-i kerimede:
"İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında onu gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın" (Kaf, 18) buyurulur.

"...Sesini alçalt! (Bağırıp çağırarak konuşma) Unutma ki, seslerin en çirkini merkep sesidir." (Lokman, 19)

Fahr-i Kainat (s.a.v.) konuşma esnasında kötü ve çirkin kelimelerin kullanılmasını istemezdi. Aynı manayı ifade eden farklı kelimeler varsa, edebe en uygun olanın kullanılmasını tavsiye ederdi. Bu hususta Hat dostları da "Sakın yılanın zehirli diliyle konuşma!" diye ikaz etmişlerdir. zira kılıç yarası geçer, fakat dil yarası geçmez. Halbuki tatlı dilli olmak ne büyük nimettir. tatlı dil sahibini sevimli, işleri de kolay eyler. nitekim, "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır." denilmiştir.

"Ey iman edenler! mendub.com Allâh'tan korkun ve doğru söz söyleyin ki Allâh amellerinizi salih hale getirsin ve günahlarınızı bağışlasın." (el-Ahzab, 70)

Yalan, gıybet, küfür, alay gibi dil ile işlenen günahlardan, münakaşadan ve bir gönle diken batırmaktan uzak durmalıdır. bilmediği konularda konuşmamalı, bilen varsa onun konuşmasını beklemeli ve bu suretle bilgi sahibi olmayı tercih etmelidir. çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi, yaptıklarından sorumludur. (el-İsra, 36)
İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen de dillerinin ürettiklerinden başka birşey değildir. (Tırmizi, İman 8/2616)

Kimsenin sözünü kesmemeli, kalbini kırmamalıdır. Nitekim Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), "En faziletli kimdir?" sorusuna, mendub.com "Dilinden ve elinden müslümanların emniyette olduğu kimsedir" cevabını vermiştir. (Buhari, İman, 4-5)

Müslüman, özür dilemek zorunda kalacağı bir sözü söylemeledir. (İbn-i Mace, Zühd, 15) hep güzem sözler söylemelidir. nitekim Cenab-ı Hak:

"Kullarıma söyle, en güzel sözü söylesinler!..." (el-İsra, 53) buyurur. Zira güzel bir söz sadaka yerine geçer ve insan onunla cehennemden korunabilir. (Müslim, zekat, 68)

Namaz dinin direğidir. Bütün ibadetlerin en üstünü, en faziletlisidir. Ayet ve Hadislerde namaz kadar tafslat verilmiş, başka ibadet yoktur. namaz kılan bir insan günde beş kez durumunu Rabbine arz eder. Resûl-i Ekrem efendimiz "Ne dersiniz? Birinizin kapısı önünde ırmak aksa ve o ırmaktan günde beş kez o ırmakta yıkansa, o adamın vücudunda pislik bulunur mu?" buyurdu. Ashab "hayır onda pislik namına birşey kalmaz" dediler. Sevgili Peygamberimiz de mendub.com "İşte beş vamik namaz da böyledir. Allâh bu namaz nedeniyle kullarının hatalarını Affeder. sahibini tertemiz kılar" buyurdu.

Böylesine önemli bir ibaet olan namazı huşu içinde kılmak lazımdır. Şayet bir mü'min namazını huşu içinde kılıyor ise namazla ilgili olmayan şeyleri zihnine yaklaştırmıyorsa, bu kişi namaz kılarken, Rabbi ile konuştuğunu söyleyebilir. Çünkü Allâhü Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu Resûl-i Ekrem efendimiz haber vermiştir.

"Namazı kendim ile kulum arasında ikiye taksim ettim. Onun yarısı benim yarısı kulumundur. Kulumun istediği de verilecektir.

Göz değmesi veya nazar değmesi diye bilinen, mikrobik olmayan ve aniden çoğunlukla baş ağrısı şeklinde beliren manevi rahatsızlıkların varlığını hepimiz pek iyi biliriz.'Nazar değdi, nazara geldi, nazara uğradı' gibi cümlelerle hep aynı rahatsızlık anlatılmak istenir. Tıb da bu tür rahatsızlıkları kabullenmekte ve 'insan gösünden çıkan şuaların, dikkatle belki biraz da kıskançlıkla bakış esnasında yoğunluk kazanması ve bu yoğun şuaların karşı organizmanın atomlarını çalışma düzenine tesir icra etmesi' şeklinde açıklanmaktadır.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte: mendub.com "Göz değmesi gerçektir (vaki'dir)." buyurmuşlardır. (Buhari, tıb, 36)

Hatta Peygamber Efendimiz (s.a.v.), "dokunan her kötü gözden" mendub.com Allâh'a sığınmayı, Hz. İbrahim'in bir duası olarak ümmetine ta'lim etmiştir.

Nazar değmesine karşı okma suretiyle uygulanan tedavinin Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve ashabı tarafından yapıldığı ve müsbet neticeler alındığı örnekleriyle sabittir. Bu tedavide daha çok Fatiha, İhlas, Felak ve Nas sureleri ve Ayetü'l-kürsi'nin okunduğu da hadislerde yer alan bilgiler arasındadır.

Bu açıklamalradn sonra, göz değmesine karşı güya tedbirmiş gibi, halk arasında dolaşan bir takım hurafelerin manasızlığı kendiliğinden ortaya çıktı sanırım. Çocukların elbiselerine mavi boncuklar, nazarlıklar iğde çekirdekleri, kaplumbağa kabuğu v.. takak, evlere, binaların girişlerine, arabalara at nalı, at kafası, çeşitli muskalar asmak, kurşun dökmek, tütsü yapmak, ceplere sarımsak koymak, arabalara göz resimleri yapıştırmak, acaip heykeller monte etmek ve benzeri şeylerin hepsi, bu batıl inanışın zavallı aletleridir. Bunların tıp açısından en küçük bir faydası düşünülemeyeceği gibi batıl inanışları yaygınlaştırması ve sürdürmesi noktasından büyük sakıncaları vardır. Bu yüzden de bunları bu niyetle kullanmak haramdır.

[url=http://www.sefageldiniz.com][/url]Bir tür koruyucu totem izlenimini veren ve hastalıklardan koruduğu yanlış kanısının zihinlere yerleşmesine vesile olan nazarlıkların kullanılmasını Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kesinlikle yasaklamıştır. Hatta böyle bir nazarlığı üzerinde taşıyan kişinin bey'atını kabul etmemiş ve onu çıkarıp atmasını emretmiştir.

Manevi hastalıkların tedbiri de manevidir. (Hurafeler ve Batıl İnanışlar, İ.Lütfi Çakan)

"Muhakkak namaz mü'minler üzerine vakitlenmiş olarak farzdır." (Nisa:103)

Hadis-i Şerifte: mendub.com "Beş vakit namazı Allâh, kullarına farz etmiştir. Eksiksiz olarak erkan ve adabına riayetle o namazları kılan kimseyi Allâhü Teâlâ'nın cennete koyacağına vaadi vardır. İstenildiği gibi o namazları kılmayan kimseye Allâhü Teâlâ'nın vadi yoktur. Dilerse onu ta'zib eder, dilerse de cennete kor." Buyurdu.

Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: "Beş vakit namaz (kılan) evin önünde bol miktarda akan tatlı bir suya günde beş defa dalıp yıkanan gibidir. Bu adamda kir namına bir şey kalır mı? Hayır, bir şey kalmaz dediler, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), işte su kiri giderdiği gibi beş vakit namaz da günahları mahveder."

Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: mendub.com "Muhakkak ki (Beş vakit) namaz kebairden (büyük günahlardan) kaçınmak şartıyla aralarındaki (küçük) günahlara kefaret olurlar."

"Bizim ile münafıklar arasındaki fark, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmaktır. Onlar bunlara güç yetiremezler."

"Namazını zayi ettiği halde Allâh'a mülaki olan (kavuşan) kimsenin diğer iyiliklerine Allâh değer vermiz."

[url=http://www.sefageldiniz.com][/url]"Namaz dinin direğidir, onu terkeden şüphesiz dini yıkmış olur." (ihya) 1.c.s:400)