Dinimiz, mendub.com kişinin kendisine ve çevresindekilere zarar vermesini ve başkalarını rahatsız etmesini yasaklamış, israfı da kesin olarak haram kılmıştır. Bazı âlimler; sağlığa zararlı oluşunu, başkalarını rahatsız ettiğini ve israfı dikkate alarak sigaranın tahrimen mekruh/harama yakın mekruh olduğunu söylemişlerdir (İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, II, 97-98).

Kendi kendimizi tehlikeye atmama, zararı giderme, sağlığı koruma yönündeki esasları alan birçok çağdaş âlim, sigaranın haram olacağı görüşündedir.

mendub.com "Allâh'ım, cimrilikten sana sığınırım, korkaklıktan sana sığınırım,

ömrün en rezil zamanına kalmaktan sana sığınırım."


(Buhârî, Deavât, 37)

Yüce Rabbimiz Kevser sûresinin ikinci ayetinde, mendub.com "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" buyurmakta; Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de; mendub.com "Ademoğlu, kurban bayramı günlerinde Allah için kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmış olamaz" (Tirmizi, "Edâhî", 1) hadis-i şerifi ile kurban ibadetinin önemini vurgulamaktadırlar.

Yüce Allah'ın emrettiği ibadetlerde bilebildiğimiz ve bilemediğimiz nice hikmetler ve yararlar mevcuttur. Aynı şekilde kurban ibadetinin de çeşitli hikmetleri, yararları, sosyal ve ekonomik yönleri vardır.

Kurban ibadeti; kişiye, gerektiğinde malını ve canını Allah yolunda feda edebilme bilincini aşılar. Servetini başkalarıyla paylaşabilme alışkanlığı kazandırır. Onu cimrilik hastalığından, dünya malına aşırı derecede tutkunluktan kurtarır. Zengin ve fakirlerin birbirleriyle kaynaşmalarına, biribirlerini sevip saymalarına ve kardeşlik bağlarını kuvvetlendirmelerine vesile olur. Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını pekiştirip, sosyal barışı sağlar. Bayram boyunca fakir ve yetimlerin sevinmelerine, toplumda yardımlaşma ve dayanışma ruhunun yeniden canlanmasına, ekonomik hayatın hareketlenip, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkı sağlar.

Kur'ân-ı Kerim'de mendub.com zekat kelimesi genellikle namazla birlikte zikredilmiştir. Bundan anlaşıldığına göre İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar zekat fikrine alıştırılmış, daha sonra da zengin olanların bu imkânını belli oralnalrda fakirlerin ve toplumun ihtiyacı için harcaması gerektiği, bunun namaz ibadeti kadar önemli bir husus olduğu vurgulanmıştır.

Kur'ân zekat vermeyi mü'minlerin, muhsunlerin, iyi ve muttaki kulların vasıflarından saymıştır. Cenâb-ı Allâh; mendub.com "...kurtuluşa erecek mü'minlerin bir özelliğinin de zekatlarını vermeleri veya zekat verebilmek için çalışıp zengin olmaları olduğunu haber vermektedir." (Mü'minûn, 23/1-4) Yine bir hadisle de her insanın zekat vermesi bir ödev olarak telakki edilmiş ve bu uğurda çalışması teşvik edilmiştir. (Buharî, "Zekat", 30)

Zekat ibadeti zenginle fakir arasındaki sevgi ve saygının gelişmesine, kardeşliğin pekişmesine ve toplumun huzur ve saadetine büyük bir vesiledir. Zenginin malının artışını da sağlar.

Ramazân-ı şerîf orucu, hicretten bir buçuk sene sonra farz kılındı. Kitap, sünnet ve icmâ ile farzdır.

Oruç: Savm ve Sıyâm: mendub.com Fecr-i sâdıkdan başlayarak güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve cinsî yakınlıktan nefsi tutmaktır. Farz, vâcib, nâfile ve mekrûh kısımları vardır.

Sahur: mendub.com Seher vaktinde yenen yemektir. “Seher” de ikinci fecir (sabah namazı vaktin)den biraz evvel olan vakittir.

İmsâk: mendub.com Orucu bozan şeylerden nefsi hakikaten ve hükmen tutmaktır. İftarın zıddıdır.

İftâr: mendub.com Güneşin batışından sonra orucu açmaktır. Oruçlu iken orucu bozacak bir şeyin yapılması da bir iftardır.

Fecr-i Kâzib: mendub.com Birinci fecir. Gökte iki tarafı karanlık uzunlamasına bir hat şeklinde beliren bir beyazlıktan ibaret olup az sonra kaybolur, kendisini karanlık takip eder. Bundan sonra Fecr-i sâdık (sabah namazının vakti) meydana gelir.

Fecr-i Sâdık: mendub.com İkinci fecir; Sabaha karşı doğu ufkundan yayılmaya başlayan beyaz bir aydınlıktan ibaret olur sabah namazı vaktidir.

Temkîn: mendub.com Astronomik olarak hesaplanan vakitlerin fıkhî ölçülere uygun hale gelmesidir. Temkin, sadece ihtiyat için yapılmış bir düzeltme değil, fıkhî olarak yapılması zarûrî bir düzeltmedir.

Eyyâm-ı Biyz: mendub.com Kamerî ayların 13-14-15. günleridir. Bunlarda tutulan oruç müstehabdır. Ayın en parlak günleri olduğundan biyz denmiştir.

Iyd-ı fıtır (iftar bayramı): mendub.com Iyd bayram demektir. İmsâke son verildiği için Ramazan bayramının ismidir.

Sadaka-i Fıtır: mendub.com Ramazân-ı şerîf'in sonunda verilmesi icâb eden belli miktardaki sadakadan ibarettir.

Fidye: mendub.com Bir fakirin sabahlı ve akşamlı bir günlük yiyeceği demektir ki, bu sadaka-ı fıtır mikdarıdır.

Rabbimiz (c.c.) Tevbe Suresi 36. ayette şöyle buyuruyor:
mendub.com "Şüphesiz ki ayların sayısı Allâh'ın katında Allâh yer ve gökleri yarattığı günden (bugüne kadar) oniki aydır. Onlardan dördü haram aylardır. Yani haramlardan sakınmak için daha çok dikkat edimesi gereken aylardır. İşte bu din, dosdoğru olan bir dindir. Bu aylarda (günah işleyerek) nefislerinize zulmetmeyin." (Tevbe: 36)

Haram aylar ise Recep, Zü'l Ka'de, Zü'l Hicce ve Muharrem aylarıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 'e bir sahabi; Farz namazdan sonra hangi namazın ve Ramazan ayı orucundan sonra hangi orucun daha faziletli olduğunu sorduğunda, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Farz namazdan sonra en faziletli namaz gece yarısı kılınan (teheccud) namazıdır. Ramazan ayından sonra en faziletli oruç; Allâhü Teâlâ'nın ayı olan Muharrem'de tutulan oruztur" buyurdular.

Yüce dinimiz, hemen her farz ibadetin cinsinden nafile ibadet yapmak imkanı getirmiştir. Bilindiği gibi Ramazan ayında oruç tutmak farzdır. Müslümanlar nafile oruçta tutmaktadırlar. Ancak bunun için en uygun ve faziletli ay hangisidir? İşte böyle bir soru Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sorulduğunda; Muharrem ayında tutulan orucun pek sevap olduğunu söyledi. Muharrem ayının değerini anlatmak için de ondan "Allâh'ın ayı" diye söz etti. Şüphesiz bütün aylar Allâh'ın ayıdır. Ama Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) bu iadesiyle Muharrem ayının değerine ve onun iyi değerlendirilmesi gereğine işaret etmiş oldu. Çünkü Hicret izni bu ayda verilmişti.

Ayrıca bu ayın en önemli vasıflarından birisi de 'Aşure Günü'nün bu ayda bulunmasıdır. 10 Muharrem Aşure Günü'dür.

mendub.com "Allâh'ın ayı muharrem" olarak bilinen muharrem ayı, ilahi bereket ve feyzir, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.

Allâh'ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allâh'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından bu şekilde ifade edilmiştir.

Aşura Günü ise muharem'in 10. günüdür. Aşura Günü'nün Allâh katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenab-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.

Aşura Gününün önemini; Fecr Suresinin ikinci ayeti olan "On geceye yemin olsun" ifadelirin tefsirinden öğrenmekteyiz.

Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Aşure'sine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir. Çenab-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) medine'ye gelince, Yahudileri Aşure günü oruç tutar gördü. onlara: "Bu da ne, (niçin oruç tutuyorsunuz)?" diye sordu. "Bu, salih (hayırlı) bir gündür. Allâh, o günde Beni israil'i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Musa o gün oruç tutt." dediler. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): "Ben Musa'ya sizden daha layığım" buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını emretti. (Buhari, Savm 69.)

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: mendub.com "Aşura orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını Allâh(ın rahmeti)'den umarım." (Tırmizi, Savm 48.)

Bugüne "Aşura" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında Allâh 'c.c.) on peygambere on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. mendub.com Allâh, Hz. Musa'ya (a.s.) Aşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, enizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. mendub.com Hz. Nuh 'a.s.) gemisini Cudi Dağının üzerine Aşura Günü'nde demirlemiştir.
3. mendub.com Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Aşura Günü kurtulmuştur.
4. mendub.com Hz. adem'in (a.s.) tevbesi Aşura Günü kabul edilmiştir.
5. mendub.com Hz. Yusuf (a.s.) kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Aşura Günü çıkarılmıştır.
6. mendub.com Hz. İsa (a.s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semaya yükselmiştir.
7. mendub.com Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. mendub.com Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. mendub.com Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Yusuf'un hasretinden kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. mendub.com Hz. Eyyub (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. (Sahih-i Müslim, 6-140)

Hz. Aişe'nin belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Aşura gününde değiştirilirdi.

Saadet asrından beri Müslümanlar bu günlerde ibadete daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nispetle daha fazla hayır hasenetta bulunmuşlardır. Çünkü Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tövbeleri kabul edeceğine dair hadisyer mevcuttur.

mendub.com "Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allâh'ın ayı olan muharrem ayında tutulan oruçtur." hadis-i şerifi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir. (Buhari,)

mendub.com Müslümanlığı toptan kabul ettiğimizi ifade eden cümledir. Arapçası "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasulühü" dür. "Allâh'tan başka ilah olmadığına, Hz. muhammed (s.a.v.)'in Allâh'ın kulu ve elçisi olduğuna içtenlikle inanmak, tanıklık etmek", bu bilgi ve inancı dille açıklamak anlamındadır.

İslam, Allâh'ın birlenmesi (tevhid) inancı ile Allâh'tan gelen ve Resulünün bize duyurmuş olduklarından ibarettir. Tüm inanç esasları, insan ve toplum hayatını düzenleyecek emir ve yasaklar, Allâh'a ve Peygamber'e inanmanın içindedir.

Kelime-i Şehadet İslam'ın en özlü bir ifadesidir. İslam'ın topluca kabulü anlamına gelir. Kişinin Allâh'tan başka ilah bulunmadığını söylemesi, Kur'an'ın tanımladığı tüm isim ve sıfatları ile Allâh'ın varlığına iman ettiği; Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Allâh'ın kulu ve elçisi olduğunu söylemesi de onun Allâh'tan getirdiği tüm emir ve yasaklara, tüm haberlere inandığını, bunlara itaatle yükümlü olduğunu kabul ettiği anlamına gelir.

Hz. Muhammed 5s.a.v.)'in Allâh'ın "kulu" olarak tanımlanması da bazı dinlerin mensuplarının yaptığı gibi peygamberin tanrılaştırılmaması gerektiğini vurgular.

mendub.com Kelime-i şehadet getiren insan, diğer Müslümanların kardeşi olur. Artık Müslümanlara tanınan tüm haklara sahiptir.

Hiç kimse Kelime-i şehadet'i söylemeye zorlanamaz; zorlanan kişinin şehadeti geçerli değildir. Buna karşılık kendi isteğiyle şehadet getiren kişiden, kabulünü içtenlikle ilan ettiği İslam'ın tüm kural ve gereklerini öğretmesi, yerine getirmesi beklenir.


“Eşhedü enlâ ilâhe illallâh”:

Ben inanır, ikrar ve tasdik ederim ki, Allâh’tan başka ilah yoktur; hak olarak Allâh’tan başka ibadet edilecek ilah yoktur.

mendub.com “Ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû”:

Ben ikrar ve tasdik ederim ki, Muhammed Allâh’ın resûlü ve kuludur; Allâh’ın sevgili ve seçtiği kuludur.

Allâhü Teâlâ onu âlemlere rahmet, bütün insanlara ve cinne peygamber olarak göndermiştir.”

Her kim bu iki şehadet kelimesini, içten ve samimi olarak söylerse, iman ve cennet ehlinden olmuş olur. Bir hadîs-i şerîfte Resûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu: “Bir kul gece veya gündüzün bir anında Lâ ilâhe illallâh derse amel defterindeki günahlar silinir, yerine onlar kadar sevap yazılır.”

Bazı hadîs-i şerîflerde “Muhammedün Resûlullah” sözü olmadan “Lâ ilâhe illallâh” kelimesi geçmektedir. “Muhammedün Resûlullah” sözünün zikredilmemiş olması, onun “Lâ ilâhe illallâh” ile beraber olduğu murad olunduğu ve bilindiği içindir. Bu ikisi birbirinden ayrılmaz. Zira bir kimse sadece “Lâ ilâhe illallâh” dese ve “Muhammedün Resûlullah” demese Müslüman olmuş olmaz. “Lâ ilâhe illallâh” ve “Muhammedün Resûlullah” bir şehadet hükmündedir ve bir kelime hükmünde iki kelimedir.

Zira Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu:

mendub.com “Ey iman edenler! Allâh’a ve peygamberi (Muhammed aleyhisselama) îman ediniz.” (Nisâ sûresi, âyet, 136.)

Allâhü Teâlâ, şehadet kelimesini son sözümüz eylesin ve kelime-i şehadet sözleri ile diriltsin. Kelime-i şehadeti ve onun gereği olarak yapmış olduğumuz ibadetleri mizanımıza koysun. Âmin.

Bu iki kelimenin gerekleri olan amelleri terk etmemelidir.


mendub.com "Eşhedü en lâ ilahe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resulûh / Ben şehadet ederim ki Allâh'tan başka ilah yoktur ve iyne şehadet ederim ki Muhammed (s.a.s.) O'nun kulu ve elçisidir.", sözüne kelime-i şehadet denir. Müslüman olmak için öncelikle bu sözü söylemek gerekir. Çünkü kelime-i şehadet, kendisine ibadet edilecek tek varlığın Allâh olduğunu, O'ndan başka kimseye kulluk edilemeyeceğini ve Hz. Muhammed (s.a.v.)'in O'nun peygamber olarak gönderdiği bir kul olduğunu kabul etmek; dahası bu yargıları, doğruluğuna bizzat şahit olmuş kadar kesin bir inançla dile getirmektir. Bu sözü söyleyen kişi, artık hiç kimsenin ve hiçbir şeyin boyunduruğu altına girmeyip yalnızca Allâh'a itat edeceğini, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Allâh'ın elçisi olduğunu ve ilahî rızayı elde etmenin ona uymakla mümkün olduğunu ifade ederek dini hayatın gereklerini yapmaya hazır olduğunu ilan eder.

Kadere teslim ol ki,
selametle kalasın.

Namaz, mendub.com kul ile Allâh arasında yüksek bir nispet,
ulvi bir münasebet ve nezih bir hizmettir.

Bedîuzzaman Said Nursî

mendub.com Bütün namazlarda olduğu gibi cenaze namazında da namaza mani olan pisliklerin giderilmesi (necasetten taharet) şarttır. Buna göre, cenaze namazı kılacak kimsenin ayakkabılarında namaza engel bir pislik yoksa, namazını ayakkabıları ile kılmasında dinen bir sakınca bulunmamaktadır. Nitekim Resûlullâh (s.a.s.), ayakkabıları ile cenaze namazına durmuş, Cebrail'in ayakkabılarına pislik bulaşmış olduğunu haber vermesi üzerine onları çıkarmıştır (Ebû Dâvûd, Salat, 91).

Kurban Allah’a mendub.com yaklaşmak niyeti ile yerine getirilen bir ibadettir. Bu amaç ise ancak kişinin kendi mülkiyetindeki hayvanı kurban etmesi ile gerçekleşir (Kâsânî, Bedâiü’s-sanâî, V, 76). Mülkiyet, hayvanın bizzat yetiştirme, hibe veya miras yolu ile olabileceği gibi satın alma yolu ile de gerçekleşebilir.

mendub.com Esasen vadeli satış caizdir (Mevsili, İhtiyar, II, 184-185). Taksit ise, borcun ödenmesinin belirli birkaç zamana vadeli olarak geciktirilmesidir (Mecelle md. 157). Buna göre taksitlendirme yolu ile satın alınan bir mala satın alan sahip olduğuna göre, bu yolla alınan bir hayvanın kurban edilmesinde bir sakınca yoktur.