Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 8 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 8 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Ümit ve Korku
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
28-01-2024, Saat: 14:29
» Yorumlar: 0
» Okunma: 621
|
Kalbi Karartan Yedi Şey
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
05-01-2024, Saat: 23:30
» Yorumlar: 0
» Okunma: 569
|
Forum Kuralları
Forum: Mendub.com Forum Kuralları
Son Yorum: mendub
01-01-2024, Saat: 16:29
» Yorumlar: 0
» Okunma: 656
|
Daha Hareketli Bir Hayat
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
01-01-2024, Saat: 15:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 647
|
Ahlâka Dair Bir Vasiyet
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
18-12-2023, Saat: 01:12
» Yorumlar: 0
» Okunma: 587
|
Namazın Dindeki Yeri
Forum: Namaz
Son Yorum: mendub
29-09-2021, Saat: 23:56
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,238
|
Emanetleri İfa Ediniz
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
27-09-2021, Saat: 12:10
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,970
|
Mesai vaktinde kılınan na...
Forum: Namaz
Son Yorum: mendub
26-09-2021, Saat: 18:22
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,962
|
Yer Altında 63 Yıl
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
23-09-2021, Saat: 19:22
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,137
|
Yatsı Namazını Kılmadan Ö...
Forum: Namaz
Son Yorum: mendub
24-07-2021, Saat: 23:36
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,229
|
|
|
Ramazan Bayramı |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 23:18 - Forum: Ramazan Ayı - Ramazan-ı Şerif
- Yorum Yok
|
 |
Arabî aylardan Şevval ayının birinci günü mendub.com Ramazan Bayramı, Zil-hicce ayının onuncu günü de Kurban Bayramıdır. Müslümanlar bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zira bu günler, günahların affedildiği, birlik ve beraberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve neşe kaynağıdır. Ramazan ayı bittiği için değil, günahlarımız affolduğu için, büyük sevap ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz.
Bayram günleri; ana, baba, hoca, akraba, arkadaş ve komşu ziyaretleri yapılır. Salih olan akrabayı ziyaret lâzımdır. Salih arkadaşları ziyaret de çok sevaptır. Bayram öncesi, yiyecek, giyecek ve temizlik gibi hazırlıklar yapılır. Bayram günlerinde herkes, temiz giyinir. Çocuklara yeni elbiseler alınır. Fakir, öksüz ve yetimler sevindirilir.
Bayram namazından sonra, kabirler ziyaret edilir; geçmişlerin, akraba ve din büyüklerinin ruhu için Kur’ân-ı kerîm okunur, duâ edilir, sadakalar verilir.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” Medine’ye hicret edince, Medinelilerin cahiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını görünce; mendub.com “Allahü teâlâ size onlardan daha hayırlı iki bayram (Ramazan ve Kurban Bayramı) ihsan etti.” buyurarak Müslümanlara sevinç ve neşe günlerini bildirmiştir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bayram sabahı Müslümanlar, namaz için camilerde toplanınca, Allâhü Teâlâ, meleklere; "İşini yapıp ikmal edenin karşılığı nedir?" diye sorar. Melekler de; "Ücretini vermektir." derler. Allâhü Teâlâ da; "Siz şahit olun ki, Ramazandaki oruçların ve namazların karşılığı olarak kullarıma kendi rızamı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, isset ve celalim hakkı için istediklerinizi veririm." buyurur.)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.); mendub.com "Ramazanın son günü Allâhü Teâlâ, oruç tutanları affeder." buyurunca, Eshab-ı Kiram; (Ya Resûlullâh, o gün Kadir Gecesi mi?) diye sual etti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki:
"Bilmez misiniz ki; iş yapana, işi bitirince ücreti verilir."
Bu mükâfatları bilen bir Müslüman nasıl sevinmez ve bayram etmez ki? Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir.
Hadîs-i şerîfte; mendub.com “Allahü teâlâ, Ramazanda dört sınıf insan hariç, herkesin günahlarını affeder. Bunlar; içki içmeye devam eden, ana-babasına âsi olan, sıla-i rahmi terkeden, mümin olmaktan ümidini kesendir.” buyuruldu. Eğer bunlar tevbe ederse, Allahü teâlâ günahlarını affeder.
Ayrıca İslâm büyükleri, bir Müslümanın Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günah işlemeden, haram lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabul etmişlerdir. Cennete girildiğinde ise en büyük bayramdır.
Allahü teâlâ, necip milletimize ve bütün Müslümanlara sıhhat ve afiyet içerisinde nice bayramlar nasip buyursun!
Rahmet ve mağfiret mevsimi Ramazan ayını geride bırakarak, sevgi ve şefkatle birbirimize ellerimizi uzatma ve kaynaşma günü olan bayrama ulaşmanın huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız.
Bayramlar, iç dünyamızdan başlayarak sevgi ve huzuru dalga dalga topluma yaymanın, birbirimizi kardeş bilerek daha çok gözetmenin ve hoşgörmenin, öksüzleri sevindirmenin, yoksulları barındırmanın, yakınlarımızdan başlayarak dargınları barıştırmanın ve sonuçta birbirimizin gönlüne girmenin sevincini yaşadığımız kutlu zaman dilimleridir. Bayramlar, insanî ve dinî güzelliklerin birlikte yaşandığı, birlik, beraberlik, sevgi ve saygının güzel örneklerinin sergilendiği, toplumun bütün kesimlerinin birbiriyle kaynaştığı paylaşma ve dayanışma günleridir.
Öyle ise bayramı sadece kendimiz ve çevremizde yaşamayalım, onu evlerden evlere, gönüllerden gönüllere taşıyalım, yakınlarımızı, komşularımızı, dostlarımızla sevgiyle kucaklayalım. Ramazan'da elde ettiğimiz kazanımları, güzel haslet ve yüksek değerleri Ramazan sonrasında da devam ettirmeye çalışalım. Yüce Allah'tan daha nice sağlıklı, mutlu ve umutlu bayramlara, sevgi ve kardeşilk dolu yarınlara kavuşma temennisiyle Ramazan Bayramı'nızı en içten dileklerimizle tebrik eder, bayramın milletimizi, ülkemize, dünyamıza ve bütün insanlığa huzur ve barış getirmesini Yüce Mevla'dan niyaz ederiz.
Ne mutlu günahlardan sakınarak oruç tutanlara. Bunlar, asıl bayramı ahirette yapacaklardır.
Kavuştuk biz bayrama,
Ne de büyük ihsana,
Huzur verir insana.
Bak bayram geldi, bayram!
Bugün bayram günüdür,
Müminin düğünüdür,
Ne de güzel bir gündür,
Bak bayram geldi, bayram!
Bayramınız hoş olsun,
Eviniz neşe dolsun,
Hastalar şifa bulsun!
Bak bayram geldi, bayram!
Kılındı sabah namaz,
Edildi çokça niyaz,
Sevindirelim biraz,
Bak bayram geldi, bayram!
Küs olalar barışır,
Hak yolunda çalışır,
Hidayete kavuşur,
Bak bayram geldi, bayram!
Coşuyor şen gönüller,
Bir başka açtı güller,
Bugün öpülür eller,
Bak bayram geldi, bayram!
Bugünler geçmez ele,
Sağ olun güle güle,
Tutuşalım el ele.
Bak bayram geldi, bayram!
|
|
|
Arefe Gününün Fazileti |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 22:06 - Forum: Dini Sohbetler
- Yorum Yok
|
 |
Ashabdan Hz. Cabir (r.a) şöyle anlatır:
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü, sabah namazını kıldırdı. Sonra bize doğru döndü ve 'Allâhu ekber' diyerek tekbir getirmeye başladı. Bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar tekbirlerine de devam etti."
Mü'minlerin Kurban Bayramlarında farz namazların arkasından ikişer; İmam-ı Şafii'ye göre üçer defa 'Allâhu ekber' ve arkasından 'Lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber' şeklinde getirdikleri tekbirler, bu vücubun bir gereğidir.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyla buyuruyor: mendub.com 'Arefe gecesini ve bir gün önceki gece olan Terviye Gecesini ihya etmek sünnettir. Beş geceyi ihya edene Cennet vacip olur: Kerviye gecesi (Kurban Bayramından iki gün önce Zilhicce ayının sekizinci gecesi) Arefe gecesi, Kurban Bayramı gecesi, Ramazan Bayramı gecesi ve Şaban ayının on beşinci (Berat gecesi) gecesidir.'
'Arefe gününde tutulan oruç geçmiş bir seneni ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
mendub.com Allâh katında arefe gününden daha faziletli hiçbir gün yoktur. Arefe gününde Allâhü Teâlâ rahmeti ile dünya semasına tecelli eder, yer halkı ile gökteki meleklere karyı iftihar edip şöyle buyurur: 'Kullarıma bakınız. Azabımı görmedikleri halde rahmetimi umarak, her dar yoldan terli olarak toz toprak içerisinde, saçları dağınık bir vaziyette bana geldiler. Kullarımın cehennem azabından kurtulup bağışlanmaları en çok arefe gününde olur.'
"Şeytanın arefe gününden başka hiçbir günde daha zelil, daha hakir, daha küçük ve daha öfkeli görüldüğü olmamıştır. Bu, arefe günüde Allâh'ın rahmetinin inmesinden ve Allâh'ın günahları bağışlamasındandır. Bir de Bedir Muharebesi'nde böyle görülmüştür. Çünkü şeytan o zaman, Cebrail Aleyhisselam'ı (düşmana karşı) melekleri saf yaparken görmüştü."
mendub.com "Kim ki arefe gününde Allâh'tan dünya ve ahirette ait bir hacetine isterse, Hz. Allâh onu yerine getirir."
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) arefe günü akşamı ümmeti için dua ettiler. Duasına şöyle icabet edildi: "Zulmederek başkasının hakkını alanlar hariç bütün ümmeti için dua ettiler. Duasına şöyle icabet edildi: "Zulmederek başkasının hakkının alanlar hariç bütün ümmetin affedildi. Muhakkak ben, mazlumun hakkını zalimden alıcıyım."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mendub.com "Yâ Rabbi! Dilersen mazluma cennetin verir, zalimi de mağfiret edersin" diye iltica ettiler. Arefe akşamı buna cevap verilmedi. Sabah olunca Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) duasını Müzdelife'de tekrar ettiler. Orada "İstediğin verildi" buyuruldu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) güldü. onun güldüğünü gören Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer (r.anhüma) sebebini sordu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mendub.com "Muhakkak Allâh'ın düşmanı İblis duamın kabulünü ve ümmetimin mağfiret olduğunu öğrenince gayet perişan bir vaziyette yerden toprak alıp başına saçıyordu. Onu böyle görünce güldüm." buyurdular.
|
|
|
Zekat Vermeyenler - Zekatı Verilmemiş Mal |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 21:59 - Forum: Zekât
- Yorum Yok
|
 |
Ebu Hüreyre (r.a.)den Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
mendub.com Kim Allâh kendisine mal vermiş de zekatını vermemişse, zekatı verilmemiş olan malı, kıyamet gününde, iki gözü üstünde iki siyah nokta bulunan korkunç, zehirli erkek bir yılan suretine konulur ve bu korkunç yılan kıyamet gününde mal sahibinin boynuna sarılır. Sonra, ağzı ile sahibinin çenesini iki tarafından yakalar, ve:
"Ben senin malın, ben senin hazinenim!" der. (Ravi diyor ki Bundan sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
"Sakın Allâh'ın kendilerine ihsan ettiği nimetlerden başkasına vermek hususunda cimrilik gösterenler bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar, bilakis bu, onlar için bir şerdir. Cimrilik yaptıkları şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır." (Ali İmran Suresi, 180)
"Onların fısıldaşmalarının bir çoğunda hayır yoktur. Meğer ki, bir sadaka vermeyi, ya bir iyilik yapmayı veya insanların arasını düzeltmeyi emrederler ola. Kim Allâh'ın rızasını arayarak böyle yaparsa biz ona çok büyük bir mükafat vereceğiz." (Nisa, 114)
Allâhü Teâlâ şöyle buyurmuştur:
mendub.com "Onlar ki altın ve gümüşü biriktirir de Allâh yolunda harcamazlar, bu yüzden, akıbetlerinin acı azab olduğunu onlara bildir. O gün ki bunlar, üzerlerinde yakılacak cehennem ateşine kızdırılacak ve o kimsenin alınları ve böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak! (Ve kendilerine denilecektir ki İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladıklarınızdır. Artık saklayıp biriktirdiğiniz şeylerin acısını tadıverin! (Tevbe 34-35)
Ebu Hüreyre (r.a.)'den Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
mendub.com "Zekat vermediği altın ve gümüşe sahip olan bir kimse yoktur ki bu altın ve gümüşler, tabakalar halinda cehennem ateşi üzerinde kızdırılıp sahibinin alnı, böğrü ve sırtı bunlarla dağlanmasın. Bunlar soğudukça yeniden kızdırılır ve bu dağlanma, miktarı elli bin sene olan bir günde tekrarlanır. Ta kullar arasında Allâh'ın hükmü belli olup, cennet veya cehenneme götüren yol kendisine gösterilinceye kadar devam eder. (Tac 2.c. s:15)
|
|
|
Duaların Kabul Edildiği Zaman Dilimi Arefe Günü |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 18:33 - Forum: Dini Sohbetler
- Yorum Yok
|
 |
Arefe kelimesi lugaten; bilmek, tanışmak, bildirmek, haber vermek, ihsan, iyilik, kerem gibi oldukça geniş ve ihatalı manalara sahiptir.
Lugat ve mu'cemlere göre mendub.com "Arefe Günü" tabiri ise, yalnızca Kurban Bayramı'ndan bir önceki gün için kullanılır. Bu da, Hicri ayların 12'incisi olan Zlihicce ayının 9'uncu günüdür.
Arefe, haccın en mühim farzı olan vakfe'nin yapıldığı yerin yani Arafat Dağı4nın diğer adıdır. Vakfe, Kurban Bayramı'nın bir gün öncesi olan Zilhice aynının 9'uncu günü burada yapıldığından, bu güne "yevmü'l-arefe" yani Arefe Günü veya kısaca Arefe denilmiştir.
ancak insanlar arasında ertesi günün bayram olduğunu bildiren, müjdeleyen Ramazan ayının son gününe de "Arefe Günü" demek adet olmuştur. Keza, sevinç ve sürur ifade eden muayyen gün ve bayramlardan bir gün evveline veya her güzel gelişmenin cereyan ettiği bir devirden önceki günlere de Türkçe'mizde "Arefe" denilmektedir.
Arefe Günü, haccın temel rüknu olan vakfenin o gün yapılması sebebiyle büyük ehemmiyet taşımaktadır. Bu günün ehemmiyetine, faziletine ve o gün yapılan duanın makbuliyetine dair hadis-i şerifler vardır.
Vakfe, arefe günü zeval vaktinden Kurban Bayramı'nın birinci günü fecrin doğuşuna kadar olan süre içinde yapılır.
Bugün kameri takvime göre Ramazan’ın son günü, yani Arefe günüdür. Yarının Ramazan Bayramı olduğunu bildirdiğinden “Arefe günü” denmiştir.
Arefe gününde Ramazan boyunca tuttuğumuz oruçlar, bizleri nefis muhasabelerine sevketmiş, kalplerimizi arındırmış, affetme ve bağışlama erdeminin ön plana çıkmasına sebep olmuştur. İşte Arefe günü, nefislerimizi tezkiye eden oruçla kulluk bilincimizin zirveye ulaştığı, kin, nefret ve intikam duygularımızın iyice törpülendiği özel bir zamandır. Bu nedenle Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) mendub.com “Dualarının en faziletlisi Arefe günü yapılanıdır.” (Muvatta, ”Hacc”, 81) buyurmuşlardır.
Bayramı karşılamanın çoşkusuyla, mübarek Ramazanı uğurlamanın üzüntüsü arasında, özellikle hastaları ziyeret ve onlara dua etmeliyiz. Ölmüşlerimizinin kabirlerini ziyaret etmeli, fakir ve muhtaç insanlara yardım elinizi uzatmalı, onları da bayram sevincine ortak etmeliyiz. Arefe gününde, henüz vermemiş isek, fıtır sadakalarımızı vermeliyiz. Ramazan Bayramı gecesi olan Arefe günü gecesini, kaza namazı kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak , Yüce Allah’tan af ve mağfiret dileyerek ve dua ederek geçirmeliyiz. Çünkü duaların kabul olduğu gecelerden birisi de bayram geceleridir. Yüce Allah’tan Sağlık ve mutluluk içerisinde Ramazan Bayramı’na kavuşmanızı diliyoruz.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
mendub.com Allâh (c.c.), hiçbir günde, arefe günündeki kadar bir kulu ateşten çok azad etmez. Allâh (mahlukata rahmetiyle) yaklaşır ve onlarla meleklere karşı iftihar eder ve: "Bunlar ne istiyorlar?" der." (Müslim)
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
mendub.com "Günlerin en efdali arefe günürü (Faziletçe). Cuma'ya muvafakat eder. O, Cuma günü dışında yapılan yetmiş hacdan efdaldir. Duaların en efdali de arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki Peygamberlerin söylediği en efdal söz de: "Lalilahe illallah vahdehi la-şerikelehu" (Allâh birdir, O'ndan başka ilah yoktur. O'nun ortağı da yoktur) sözüdür."
Rabbiniz sizin için içlerinizdekini en iyi bilendir. Eğer siz iyi kimseler olursanız şüphesiz ki Allâh da daima kendine dönenleri (ve çok tevbe edenleri) cidden yargılayıcıdır. (affedicidir." (İsra, 25)
|
|
|
Zekat ve Cimrilik |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 17:09 - Forum: Zekât
- Yorum Yok
|
 |
Yüce Allâh (c.c.) şöyle buyurur:
mendub.com "Allâh (c.c)'ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayılıdır; tersine onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allâh'ındır. Allâh batan yaptıklarınızdan haberdardır" (al-i İmran 3/180).
Diğer ayette Cenâb-ı Hakk şöyle buyurur:
mendub.com "O müşriklerin vay haline! Onlar zekatı vermezler; ahireti inkar edenler de onlardır!" (Fussılet 41/6-7).
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
mendub.com "Zekat ile mükellef olup da bunu yerine getirmeyen her kişiye, kıyamet gününde ödemediği zekat borcu azgın bir yılan haline getirilerek o kişilerin boyunlarına dolanacaktır." (İbn Mace).
|
|
|
"Namazı Dosdoğru Kılınız ve Zekâtı Veriniz" |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 14:29 - Forum: Dini Sohbetler
- Yorum Yok
|
 |
Zekât, lügatte bereket, nemâ, temizlik ve sâf olmak mânâlarına gelir.
Zekât senelik mâlî bir ibâdettir ki Cenâb-ı Hakk’ın emrine itâat için, zengin Müslümanların seneden seneye mallarından kırkta birini; Allâhü Teâlâ’nın tâyîn ettiği sekiz sınıftan birine vermelerinden ibârettir.
Bu sekiz sınıf Tevbe Sûresi’nin 60. âyeti kerîmesinde bildirilmiştir:
mendub.com “Sadaka(zekât)lar, ancak fakirlere, yoksullara, onun üzerine (zekâtın tahsiline) memur olanlara, müellefe-i kulûb (kalpleri İslâm'a ısındırılacak olanlar)a, (âzad edilecek) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara, yolda kalmışlara mahsustur...”
Zekât, İslâm'ın beş şartından birisidir. Hür, akıllı, bâliğ (ergen) ve nisâb miktârı mala mâlik olan Müslümânın zekât vermesi farzdır.
Zekâtta nisab: Aslî ihtiyâçlarından ve borçlarından başka, 20 miskal (80,18 gr) altın veya bu değerde nakit para ve ticâret malı; otlayan hayvanlarda ise devede beş, sığırda otuz ve koyunda kırk adettir.
Zekât vermenin farz olması için nisâba kavuştuktan sonra malın üzerinden bir yıl geçmelidir.
Aslî ihtiyaçlar: Ev ve ev için lüzûmlu eşya, elbiseler, âletler, kitaplar, binek (at veya araba) ve bir aylık -sahih görülen diğer bir görüşe göre bir senelik- erzaktır. Borç karşılığı para da aslî ihtiyaçlardandır.
Nisâb miktarının sene içinde eksilmesi, zekât vermeye mâni değildir. Nisâb miktarının senenin başında ve sonunda mevcut olması yeterlidir.
mendub.com Zekât verirken veya vermek üzere ayırırken kalb ile zekâta niyet edilmesi lâzımdır. Dil ile söylemek lâzım gelmez.
Zekât niyeti ile verirken hediye veya borç olarak verdiğini söylemekte bir mahzûr yoktur.
|
|
|
Ramazanın Kazandırdıklarını Koruyalım |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 13:16 - Forum: Ramazan Ayı - Ramazan-ı Şerif
- Yorum Yok
|
 |
Hayatımızda çok önemli yeri olan, geleneğimizde on bir ayın sultanı olarak anılan rahmet, bereket ve mağfiret ayını geride bırakmış bulunuyoruz. Ramazan, mendub.com güzel alışkanlıklarının kazanıldığı bir terbiye sürecidir. Bu süreç içerisinde, ibadetlerini en güzel şekilde yerine getirmesi ve güzel ahlakın gerektirdiği davranışları sergilemesi istenmektedir.
Günlük ibadetlerin düzenli olarak eda edilmesi, teravihlerin ve gece namazlarının kılınması, sahura kalkınması insanlara ibadetlere devam etme alışkanlığı kazandırır.
Kur'an-ı Kerim tileveti ve toplu halde okunan mukabeleler, yüce kitabımızın anlaşılması ve okunması yolumda alışkanlık edindirir. Ramazan sofrasına konuk olan misafirler, kimsesizler, onlarda gözlemlenen memnuniyet ve kaynaşma duyguları bu güzel davranışın devam etmesi grektiğini öğretir. Verilan sadakalar kazanılan kalpler, yeşeren umutlar ve yardıma muhtaç kimselere ulaşmanın yaşattığı haz da yardımlaşmayı öğretir.
|
|
|
Bir Kuruş Zekât Başka Niyetle Bin Kuruştan Faziletlidir |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 03:10 - Forum: Nasihatler
- Yorum Yok
|
 |
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyuruyor:
Kişinin mallarının zekâtını vermesi, dînin zarûriyyâtından, şartlarındandır. Zekâtını, isteyerek ve minnet kabul ederek vermek ve bunu verilmesi icab eden kimselere ulaştırmak lazımdır.
Allâhü sübhânehû, mendub.com “Benim size olan ihsan ve nimetlerimin kırk hissesinden sadece bir hissesini fakir ve miskinlere veriniz; ben de buna mukâbil sizlere bol sevap ve çok güzel mükâfatlar vereceğim.” buyurmuştur. Bu kadar küçük bir şeyi vermemek ve bunu vermekte cimrilik etmek çok büyük bir insafsızlıktır, hatta isyan edip doğru yoldan çıkarak kişinin kendi kendine zulüm etmesidir.
Bu gibi dînî hükümleri yerine getirmekte tereddüd göstermek kalbdeki manevi hastalıktan ve dinin hükümlerini de tam olarak bilmemektendir.
Manasını kalben kabul ve tasdik etmeden kelime-i şehâdeti (sadece dil ile) söylemek kâfi değildir. Zira münafıklar da bu kelime-i şehâdeti söylerler. Kalben inanmanın alâmeti, dînin emirlerini, isteyerek ve arzu ederek yerine getirmektir.
Zekât mendub.com niyetiyle bir kuruşu bir fakire vermek, başka bir niyetle binlerce kuruş vermekten daha faziletlidir. Zira bu, bir farzın edâsıdır, diğeri ise bir nafileyi yerine getirmektir. Farzı edâ etmeye nisbetle nafileleri yerine getirmenin hiçbir kıymeti ve itibarı yoktur. Keşke nafile için, okyanusta bir damla hükmü olsa.
Farzları edâyı bıraktırıp nafileleri yapmaya sevk etmek, zekâtı vermekten yüz çevirtmek melûn şeytanın hilelerindendir. (Mektûbât-ı Rabbânî, 3/17)
|
|
|
Kira Gelirleri Zekâta Tabi midir, Nasıl Hesaplanır? |
Yazar: mendub - 23-05-2020, Saat: 01:55 - Forum: Zekât
- Yorum Yok
|
 |
mendub.com Zekât dinen zengin sayılan Müslümanlara farzdır. Borç ve zarûri/asli ihtiyaçları dışında 80, 18 gr. altını veya bu miktar değerinde malı yahut parası olan kimseler, dinen zengin sayılır. Kira gelirlerinin zekâta tabî diğer mal ve gelirlerle birlikte, temel ihtiyaçlar ve borçlar çıktıktan sonra nisap miktarına (80, 18 gr. altın veya değeri) ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde, % 2, 5 oranında zekâtının verilmesi gerekir (Merğinânî, el-Hidâye, I, 104).
|
|
|
Bilmiyorum Diyebilmek |
Yazar: mendub - 22-05-2020, Saat: 23:46 - Forum: Dini Sohbetler
- Yorum Yok
|
 |
İmam Şa'bi (r.h)'a bir mesele sordular da "Bilmiyorum" dedi. "Bilmiyorum, demekten hiş haya etmez misin?" denilince şöyle buyurdu:
"Niçin haya edeyim ki melekler (mealen) mendub.com 'Sübhansın ya Rab, bizim için senin bize bildirdiğinden başka ilim ne mümkün.' (Bakara Suresi, ayet 32) dedikleri vakit haya etmemişlerdi."
|
|
|
|