Daveti zengin ile fakiri ayırmadan kabul etmek sünnet-i müekkedir. Ancak davetin gösteriş maksadı ile olduğunu bilirse mazeret (özür) beyan ederek gitmez. Mesafe uzak olduu için gitmekten geri kalmamalıdır. Nafile oruç tutuyorsa bile davete gider ve davet sahibini sevindirmek niyetiyle yer. Çünkü bu, nafile oruçtan daha faziletlidir. Eer davet edilen yemekte şüphe varsa veya davet sahibi zalim, bid'at ehli, fasık, şerli, böbürlenen bir kimse ise davete icabet etmez, gitmez.

Davate giderken niyeti, karnının doyurmak değil, Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.)'in sünnetine tabi olmak, (uymak ve günahtan kaçınmak olmalıdır. Çünkü bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: mendub.com "Kim davete icabet etmezse Allâh'a asi (günahkar) olmuştur."

Veya niyeti, mü'min kardeşini sevindirmek olmalıdır. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mendub.com "Kim bir mü'mini sevindirirse, Allâh'ı sevindirmiştir." buyurmuşlardır.

Davete icabet eden kişi, davet sahibini uzun müddet bekletmez. Onlar hazırladıklarını tamamlamadan, aniden de gelmez. Baş tarafa oturmaya çalışmadan, tevazu ile gelir, orada hazır bulunan insanlara zahmet vermez. Davet sahibi nereye oturmasını isterse oraya oturur.

Davetten ayrılırken bir kusur meydana gelmiş olsa bile gönül hoşluğu ile ayrılmalıdır. Ayrılırkan ev sahibinin rızası ve izniyle ayrılmalıdır. kalacağı müddet içinde ev sahibinin rızasına göre kalmalıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor:
mendub.com "Kim hacc eder de şehevatı terk edip günah işlemezse, geçmiş günahları bağışlanır. (Tırmizi Kitabü'l Hac)"

"Hac ile umreyi arka arkaya yapınız. Çünkü bunlar, ateş körüğü demir, altın ve gümüşün pas ve lekelerini giderdiği gibi, hem fakirliği, hem de günahları giderir. (Tırmizi Kitabü'l Hac)"

"İslam dinine bağlı müminler ayni gaye ve ayni inançla hac ibadeti dolayısıyla bir araya gelirler. Kazanılan manevi hazla, eskiden mevcut kötü huy ve alışkanlıklar terk edilir ve Allâh'ın emirlerine daha sıkı sarılma şevki gelir."

mendub.com "Dünyanın dört bucağıda bulunan müslümanlar tanışır, birbirine yardım imkanı arar, İblam'ın yayılmasına, noksanlıkların giderilmesine çalışılır."

Karşılaşılan zorluk ve mahrumiyetler, nimetlerin kıymetini ve bunlara şükretmeyi öğretir. Mal ve mülkten uzak kalmak, amraba ve dosttan uzak kalmak, istirahat imkanı bulamamak, insana muhtaçları, fakirleri hatırlatır, böylece onlar şefkat elinin uzanmasına vesile olur."

"Hac'da cihad sevabı vardır. Çünkü orada hem seferhali var, hem nefisle mücadele var, hem eziyet ve yorgunlulara tahammül var."

mendub.com "Bütün hacıların aynı günde kefene bürünmüşcesine Arafat da toplanmalrı, mahşer gününde insanların Allâh'ın huzurunda bulunacakları hali andırır ve o dehşet günü için bir ibret vesilesi olur.

mendub.com Sözlükte "kuvvet, sağ el" gibi anlamlara gelen yemin, dinî bir kavramolarak bir kimsenin Allâh'ın adını veya sıfatını zikredere sözünü kuvvetlendirmesi demektir. Meselâ "Vallahi şu işi yapmam", "Vallahi şu yere gitmeyeceğim" şeklindeki beyanlar böyledir.

İlim, amel etmek niyetiyle olmazsa, o ilim zayi (telef) olur. Amelsiz ilim, oku olmayan yay, meyvesi olmayan ağaç, suyu olmayan bulut, görmeyen göz, çiçeksiz bahçe, ibret almayan göz ve düşünmeyen kalb gibidir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mendub.com "Fayda vermeyen ilim, kendisinden bir şey infak olunmayan (harcanmayan) hazine gibidir. `lmin faydası ibadetlerin güzel yapılmasına rehberlik etmesidir. (Bir kimsenin) ilmi, takva ve zühdünü artırmazsa, Allâh'ın gazabı artar ve Allâhü Teâlâ'nın rahmeti) ondan uzekleşır." buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), menfaat vermeyen ilimden Allâh'a sığınmış ve şöyle buyurmuştur: (manası) "Allâh'ım, şu dört şeyden sana sığınırım. Fayda vermeyen ilimden, korkmayan kalbden, doymadan nefisten, kabul olunmayan duadan."

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mendub.com "Azabı en şiddetli olanlar Allâhü Teâlâ'nın, ilmiyle menfaatlendirdiği alimdir." buyurmuştur.

Hasan-ı Basri (r.h.) "Alimlerin cezalanması, kalblerin ölmesiyledir. kalblerin ölmesinin alameti de, ahiret ameli (ilim) ile dünyayı istemeleridir." buyurmuştur.

mendub.com Kurban olan hayvanlar koyun, keçi, sığır, camus (manda) ve devedir. Bir yaşını bitirip iki yaşına girmiş koyun ve keçi, iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş sığır ve manda, beş yaşını tamamlayıp altı yaşına girmiş olan deve kurban olur. Lakin kuzu büyük olup bir senlik koyundan fark olunmazsa ve altı ayı tamam etmişse kurban olur.

Kurban vahşi (yabani) olmamalıdır.

Bir koyun, bir keçi bir kimse için kurban olur.

Bir sığır, bir camus (manda) ve deve yedi kişi için kurban olur. Yani yedi kişi müşterek olarak bir sığırı veya deveyi kurban edebilirler. Ortaklar, tek, çift veya yediden az olabilir.

Bir kimse iki koyun kurban edebilir.

mendub.com Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz her sene iki koyun kurban ederdi. Veda Haccı'nda yüz deve kurban ettiler.

Müşterek olarak inek, öküz, deve veya camus kurban etmekte müstehab olan, ortakların kurbanı hep birlikte alması veyahut içlerinden birine vekalet verip aldırmalarıdır.

Bütün ortakların kurbanda ibadete, sevab ve feda-yı nefse niyet etmeleri ve hisselerinin müsaci (denk) ve hepsinin Müslüman olmaları şarttır.

Ortakların bazısı vacib kurbana, diğerleri sünnet, nafile, nezir (adak) veya akıka kurbana niyet etse yahut ortakların bazısı ölü yahut sabi veya bunamış olsa kurban caiz olur.

Market ve Mağazalarda Alışveriş Karşılığında Verilen Çekiliş Kuponlarına Çıkan Hediye Helal midir?

mendub.com Marketlerde ve mağazalarda işyeri sahiplerinin alışveriş yapan müşterilerine verdikleri çekiliş kuponuna hediye çıkması durumunda, müşterilerin çıkan hediyeleri almalarında bir sakınca yoktur (Kâsânî, Bedâiü’s-sanâi’, VI, 206). Çünkü müşterilerden birinin kazanması halinde diğerleri bir şey kaybetmemektedir. Ancak, çekilişe katılmak için ayrıca bir ücret ödenmesi halinde yatırılan para üzerinden şans yolu ile kazanç elde etme durumu söz konusu olacağından yapılan çekiliş işlemi kumar olur.

Hakiki alim, ilmiyle Allâh'ın kurallarına irşad ve ıslah etmeye niyet eder. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Muaz'ı (r.a.) yemen'e gönderirken şöyle buyurmuştu: mendub.com "Allâhü Teâlâ'nın senin sebebinle bir kişiye hidayet etmesi, senin için dünyadan ve dünyadaki herşeyren hayırlıdır."

Allâhü Teâlâ'ya kulluktar kaçan bir kimseyi Allâh'a itaate getirmek, insanların ve cinlerin ibadetinden daha hayırlıdır.

Alim; bir şeyler öğretmek için fakiri kendisine yakın tutar, merhametle muamele eder. Talebelere karşı mütevazi olur. talebelerin en çok ihtiyaç duyduğu ve dünya ve ahireti için en mühim şeyleri öğretmeye başlar. ilmi ancak ehil olanlara öğretir.

Hz. İkrime (r.a.), 'Bu ilimler için bir değer vardır.' buyurdu. 'Nedir bu?' denilince "O ilmi, güzel taşıyan ve zayi etmeyen kimselere vermektir." buyurdu.

İlmi, ehil olmayanlara vermek ilmi zayi etmektir, ehil olanlardan gizlemek de zulümdür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mendub.com "Kim bir ilim öğrenir de onu gizlerse ona kıyamet gününde ateşten gem vurulur." buyurmuştur.

Alim, talebelerin aklının ve zihninin idrak edecegi seviyede konusur. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) 'İnsanlara akılları mikdarınca konuşun.' buyurmuştur. Hz. Ali (k.v.), münkirlerden birine şöyle demiştir: 'Eğer senin dediğin doğru ise, sen de biz de kurtuluruz. Yok bizim dediğimiz doğru ise sen helak olursun, biz kurtuluruz.'

Bir adam Hz. Ali'ye (r.a.) bir şey sordu. Hz. Ali cevap verince, adam 'Ey mü4minlerin emiri, bu böyle değil, şöyledir.' dedi. Hz. Ali, 'Sen doğru söyledin.' dedi ve 'Her ilim sahibinin üstünde (olan ve her şeyi bilen Allâhü Teâlâ vardır." (Yusuf Suresi, ayet 76) mealindeki ayeti okudu. (Şerhu's Şir'a)

mendub.com Namazlar, vaktinde kılındığında nasıl kılınması gerekiyor idiyse aynı şekilde kaza edilirler. Buna göre yolculuk halinde kazaya kalan dört rekâtlı namazlar ister yolculuk (sefer) halinde, ister yolculuk sona erdikten sonra kaza edilsin, ikişer rekât olarak kaza edilirler. Aynı şekilde yolculuk hali dışında kazaya kalan bir namaz, yolculuk sırasında kaza edilmek istendiğinde dört rekât olarak kılınır (Merğînânî, el-Hidâye, I, 81-82).

mendub.com Her hangi bir harfi ağız yapısı sebebi ile doğru telaffuz edemeyen kişi eğer cemaatte bu harfleri düzgün okuyabilenler yoksa, tercih edilen görüşe göre cemaate imamlık yapabilir. Harfleri doğru telaffuz eden başka bir kimse varsa bu kimsenin imameti caiz olmaz (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 329; Fetâvây-ı Hindiyye, I, 86).

mendub.com Kur'ân-ı Kerim'i zaman zaman başkasından dinlemek sünnettir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bazan başkasından Kur'ân-ı Kerim dinlemek isterdi.

Abdullah bin Mes'ud (r.a.), Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) minberin üzerinde iken bana "Kur'ân-ı Kerim oku" buyurdu. 'Ya Resûlullâh, size mi Kur'ân-ı Kerim okuyayım? Halbuki Kur'ân-ı Kerim size nazil oldu!' deyince, mendub.com "Ben Kur'ân-ı Kerim'i başkasından dinlemeyi severim!" buyurdu.