Tarihte olduğu gibi, zamanımızda da, mezhepsizler, çeşitli isimler altında ortaya çıkıyorlar. Sahte tarikatçılar, yalancı şeyhler bozuk itikatlarını, sapık inanışlarını yaymak için, her türlü vasiıtaya başvuruyorlar. Müslümanları aldatmak ve doğru itikadı yok etmek için, nefislerinin ve şeytanın yardımı ile akla ve hayale gelmeyecek tuzaklar ve oyunlar hazırlıyorlar. Mallarını, milyonlarını sarfederek soğuk harplerini sürdürüyorlür.

Gençlerin, İslam dinini, hak yolunu ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarından öğrenmeleri lazımdır. Öğrenemeyen bidat ve dalalet sellerine yakalanıp boğulur. Dünya ve ahiret felaketlerine sürüklenir. Bu bidat sahiplerinin liderleri, Kur'an-ı Kerim'e yanlış ve bozuk manalar veriyorlar. Bu manaları ileri sürerek, sapık düşüncelerini ayet ile isbat ettiklerini ileri sürüyorlar. Ancak, mendub.com hakkı bilenler, bunlara aldanmaktan kurtulurlar. Hakkı bilmeyenlerin, bunların dalalet girdaplarına ve tuzaklarına düşmemeleri imkansız gibidir.

Namazların peşinde istiğfarda bulunmak sünnettir.

Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) selam verip namazdan çıkınca üç kere mendub.com “estağfirullah, estağfirullah el-azîm ve etûbu ileyh” veya benzeri sözle istiğfarda bulunup mendub.com “Allahumme ente's-selâm ve minke's-selâm…” derdi (Müslim, “Mesâcid”, 135; Tirmizî, “Salât”, 224).

Getirilen istiğfarla namazdaki eksiklikler için Allâh’tan bağış dilenmiş olur.

İnsan hasta olmamaya dikkat etmelidir. Bunun için de, İslamiyete uygun yaşamak lazımdır. İslemiyete uymakta gevşek davranarak hasta olan kimse, ilaç almalı, perhiz etmeli ve fakirlere sadaka nezretmeli ve sık sık sadaka vermelidir.

Allâhü Teâlâ'nın adeti şöyledir ki; herşeyi sebeple yaratır. Bir şeye kavuşmak için, bu şeyin yaratılmasına sebep olan şeyi yapmak lazımdır. Herşeyin yaratılmasında müşterek olan şeyi yapmak lazımdır. Herşeyin yaratılmasında müşterek olan manevi sebep, sadaka vermek, 70 defa (Estağfirullah min külli ma kerihallah) duasını okumaktır. Bu imi manevi sebep, maddi sebepleri bulmaya da yardım eder.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki:
mendub.com "Hastalıkların başı, çok yemektir. İlaçların başı, perhizdir."

"Hastalarınızı, sadaka vererek tedavi ediniz."

"Allâhü Teâlâ, her hastalığın ilacını yaratmıştır. Yalnız, ölüme çare yoktur."

Namaz huşu ve mendub.com Allâh'ın huzurunda bulunma bilinci ile kılınmalıdır. Bu sebeple, namazda dikkati dağıtacak durumların olabildiğince giderilmesi önem arz eder. Onun için mesela vakit daralmamış ise, aç bir kimsenin sofra hazırken namaza durması uygun görülmemiştir. Tuvalet ihtiyacı duyma da namazda huşu ve dikkati önleyici etki yapacağından bu halde iken namaz kılmak mekruhtur.

İmam-ı Rabbani hazretlerinin oğlu Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
Allâhü Teâlâ'nın kullarına hizmet etmek için çalışmalıdır. Rabbimizin kullarına hizmet etmekle dünyada ve ahirette nimetlere kavuşulacağını düşünmelidir. İnsanlara karşı yumuşak olmanın, onlara iyilik etmenin, onların işlerini güler yüzle ve tatli dille ve kolaylıkla yapmanın Allâh mendub.com sevgisine kavuşturan yol oldugunu bilmelidir. Ahirein azaplarından kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olacağında, hiç şüphe etmemelidir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Allâhü Teâlâ, mendub.com kullarının ihtiyaçlarını yaratır, gönderir. Allâh'ın en çok sevdiği kulu, O'nun nimetlerinin kullarına ulaşmasına vasıta olan kimsedir."

"Müslüman Müslümanın kadeşidir. Birbirlerini incitmezler, üzmezler. Bir kimse, din kardeşinin bir işine yardım etse, Allâhü Teâlâ da onun işini kolaylaştırır. Bir kimse, bir Müslümanın sıkıntısını giderir, onu sevindirirse, kıyamet gününün en sıkıntılı zamanlarında, Allâhü Teâlâ onu sıkıntıdan kurtarır."

Kazaya Kalan Namaz, Yeni Vakit Girdiğinde, O Vaktin Namazından Önce Kılınabilir mi? Yoksa Önce Vakit Namazını Kılmak Şart mı?

Namazı kazaya kalan kişinin daha önce kazaya bıraktığı namazlar varsa ve bunların sayısı altıyı bulmamışsa, yani kişi sahibi-i tertip ise, bu kimse önce kazaya kalan mendub.com namazını, sonra da o vaktin farzını kılmalıdır. Kazaya kalan namazları altı vakit veya daha fazla ise, yani kişi sahib-i tertip değil ise, kaza namazını kerahet vakitleri dışında dilediği zaman kılabilir (Kudûrî, Muhtasar, s. 31).

Allâhü Teâlâ müminlerin, kedilerinin değil, imanlarının üstün olduğunu bildirmiştir. iman kimde bulunrsa, o üstün olur. Sonsuz üstünlük ise, son nefeste belli olur. Bütün ömrü iman ile geçip, son günlerinde imanı giden ve imansız olarak ölen bir kimse, kıyamette imansızlar arasında olur. Bu sebeple, iman ile ölmek için, her gün dua etmek lazımdır.

Allâhü Teâlâ, mendub.com sonsuz merhametinden dolayı, Peygamberler göndererek, var ve bir olduğunu, inanılması lazım olan şeyleri kullarına bildirmiştir. İman, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in bildirdiklerini kalben tasdik etmek demektir. Peygamberi takdik etmeyen, inkar eden, kafir olur. İnkar edenler ise, Cehennemde sonsuz kalacaktır.

Bir kimsenin, mümin veya kafir olduğu, iyiliği, kötülüğü, Cennetlik, Cehennemlik olacağı, son nefeste belli olur. Birçok kimse, bütün ömrünce kafir kalıp, sonunda imana kavuşabilir. Bütün ömrü iman ile geçip, sonunda tersine dönen de olabilir. Son nefesin nasıl olacağı bilinmez. Kıyamette ise, son nefesteki hale bakılır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki:
"Bir kimse, bütün ömrünce Cehennem ateşine götürecek günahlar yapar. Bu kimse, ömrünün son günlerinde, Cennete götürecek iyilikler yaparak, Cennete gider."

Ebu Ali Dekkak hazretleri de buyuruyor ki:
"Her insanın vücudunda binlerce damar vardır. Bu damarların hepsi, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Eshab-ı Kiramına karşı muhabbet üzere bulunsa, yalnız biri, Eshab-ı Kiram'dan birine düşmanlık, sevgisizlik üzere olsa, ölüm zamanında emir gelir ve canının o bir damardan aalırlar. Bunun bozukluğu sebebiyle dünyadan imansız gider."

Netice olarak, her şeyin, her işin .ir gayesi, bir kıblesi vardır. Müslümanın da esas gayesi, iman ile ölebilmek, son nefeste Allâh diyebilmek olmalıdır.

Mutarif bin Abdullah hazretleri buyurdu ki:
"İyi biliniz ki; mendub.com Allâhü Teâlâ bir kuluna, iman ile ruhunu teslim etmekten, iman ile ölmekten daha büyük bir nimet vermemiştir."

Farz Namazlarını Kılmayan veya Namaz Borcu ile Ölen Kişilerin Yerine Başkaları Bu Namazları Kılabilir mi?

Sırf bedenle yerine getirilen ibadetlerde başkasının yerine o ibadeti yapmak geçerli sayılmaz (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, II, 74; Dâmâd, Mecmau’l-Enhur, I, 455). Bu itibarla bir kimse, vefat etmiş veya hayatta olan bir yakınının kılmadığı farz namazları, onun adına kılamaz. Dolayısıyla herkes hayatta ve sağlığı yerinde iken ibadetlerini yerine getirmeye özen göstermeli, mendub.com Allah’ın huzuruna borçlu olarak gitmemeye gayret etmelidir.

Çocuklar da ahirette ana ve babalırna şefaat edeceklerdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
"Çocuğa; mendub.com 'Cennete gir!' denir. Üzülerek kendini yere atar. 'Babam ve annem olmazsa girmem!' der."

"Çocuklar, Cennet kapısının önünde toplanırlar. Hep birden bağırıp, anne ve babalarını isterler. Bağırmaları, anneleri ve babaları oraya gelinceye ve her biri babasının ve annesinin elini tutup Cennete girinceye kadar devam eder."

"Küçük çocuk anne ve babasını Cennete çeker. Şimdi ben, nasıl senin elbisenden tutuyorsam, çocuk da babasının elbisesinden böyle tutar."

"Ey hanımlar! Sizden kim, kendinedn önce ahirete 3 çocuk göndermişse, o çocuklar Cehennemden ona perde olurlar.

Orada bulunan hanımlardan birisi dedi ki:
-Ya Resûlullâh! İki çocuğu ölürse de Cehenneme perde olur mu?
-İki tane de olsa, Cehenneme perde olur.
-Ya Resûlullâh! Bir çocuğu ölse de yine, perde olur mu?
-Allâhü Teâlâ'ya yemin ederim ki, eğer annesi sabredip, sevabını mendub.com Allâhü Teâlâ'dan beklerse, annesini çekip Cennete sokar."

Namazda okunan mendub.com "sübhâneke" ile ilgili sahih hadislerde "ve celle senâuke" lafzı yer almaktadır (Ebû Dâvud, "Salât", 122). Bundan dolayı namazlarda bu cümle okunmaz (Merğînânî, "el-Hidâye", I, 48). Cenaze namazı ise, ölüye duâ da yapılması mümkün olduğu gi.i, "sübhâneke..." zikrine "Allâh'ım senin şanın yücedir" anlamındaki "celle senâuke" ifadesi de eklenebilir (Tahtâvî, Hâşiye, I, 385; Mehmet Zihnî, "Nîmet-i İslam", 427). Zira namaz dışında yapılan bazı zikir ve dualarda da bu ifade rivayet edilmektedir.