Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 5
» Son Üye: melisamoory
» Toplam Konular: 1,255
» Toplam Yorumlar: 1,255

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 5 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 5 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Ümit ve Korku
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
28-01-2024, Saat: 14:29
» Yorumlar: 0
» Okunma: 613
Kalbi Karartan Yedi Şey
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
05-01-2024, Saat: 23:30
» Yorumlar: 0
» Okunma: 565
Forum Kuralları
Forum: Mendub.com Forum Kuralları
Son Yorum: mendub
01-01-2024, Saat: 16:29
» Yorumlar: 0
» Okunma: 646
Daha Hareketli Bir Hayat
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
01-01-2024, Saat: 15:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 634
Ahlâka Dair Bir Vasiyet
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
18-12-2023, Saat: 01:12
» Yorumlar: 0
» Okunma: 579
Namazın Dindeki Yeri
Forum: Namaz
Son Yorum: mendub
29-09-2021, Saat: 23:56
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,230
Emanetleri İfa Ediniz
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
27-09-2021, Saat: 12:10
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,960
Mesai vaktinde kılınan na...
Forum: Namaz
Son Yorum: mendub
26-09-2021, Saat: 18:22
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,956
Yer Altında 63 Yıl
Forum: Dini Sohbetler
Son Yorum: mendub
23-09-2021, Saat: 19:22
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,124
Yatsı Namazını Kılmadan Ö...
Forum: Namaz
Son Yorum: mendub
24-07-2021, Saat: 23:36
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,222

 
  Cimrilik
Yazar: mendub - 17-01-2020, Saat: 23:55 - Forum: Dini Sohbetler - Yorum Yok

Allâhü Teâlâ bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur (Mealin): mendub.com "Allâh'ın fazlından kendilerine bahşettiği şeye cimrilik edenler sakın onu kendilerine hayırlı sanmasınlar, hayır, o, onlar için bir şerdir, yarın kıyamet günü o kıskandıkları mal boyunlarına dolanacak, kaldı ki göklerin ve yerin mirası hep Allâh'ındır ve Allâh her ne yaparsanız haberdardr." (Al-i İmran Suresi, ayet 180)

Allâhü Teâlâ'nın farz kıldığı zekatı vermeyenler, cimrilik edenlerdir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: mendub.com "İki haslet (huy) vardır ki bunlar (kamil bir) mü'minende birleşmezler. Bunlar, cimrilik ve kötü ahlaktır."

Aşırı cimriilik ile ma'rifet abadiyan bir araya gelmez. Çünkü cimriyi infaktan ve cömertlikten alıkoyan şey, kalbi yerinden çıkacak gibi fakirlikten korkmak Allâh'ı bilmezliktir, Allâh'ın va'dine ve rızka kefil olduğuna i'timad etmemektir. korku onun kalbinden şecaati giderir. Aşırı derecede cimriler bu korku ile cömertlerin yaptığı amelleri yapmaz.

Bir kadın, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in yanında çok oruç tutması ve namaz kılmasıyla methedildi. mendub.com 'Ancak onda cimrilik vardır,' denildi. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.); "O zaman onun ne hayrı vardır?" buyurdu.

mendub.com Fakir de olsalar cömertler hakkında kalplerde sevgi vardır. İyi insan olsalar da cimriler hakkında kalblerde nefret vardır. Bu sebeple Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) dualarında şöyle buyurudu: "Allahümme inni eüzü bike mine'l-buhli, ve eüzü bike mine'lcübni, ve eüzü bike min en uredde ila erzeli'l-umri." Manası: Allâh'ım, cimrilikten, korkaklıktan ve erzel-i ömre (ömrün en aşağısı olan başkalarına muhtaç ihtiyarlıktan çağına) varmaktan sana sığınırım.

Cimrilik, gerektiği yer ve hâllerde harcama yapmamak, verilmesi gerekli olanı gücü ettiği hâlde vermekten kaçınmaktır.

Kur'ân'da nefislerin cimriliğe eğilimli yaratılmış olduğuna dikkat çekilerek (Nisâ, 4/128), "Allâh'ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunu kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şer'dir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır..." (Âl-i İmrân, 3/180), "...Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." (Haşr, 59/9) buyurulmaktadır.

Bir mü'minin cimri olamayacağına işaret eden Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, mendub.com "İman ile cimrilik, kulun kalbinde birleşmez." (Nesâi, Cihad, 8, IV, 14; Müsned, II, 256, 340) buyurmuştur.

Malı yaratılış gayesi dışında harcamak isfar, bu gaye için harcamaktan kaçınarak elde turmak cimriliktir. Kur'ân'da övülerek kendilerine cennet vaat edilenler; israf ve cimrilik etmeyen, bu ikisi arasında, ölçülü ve dengeli olan kimselerdir (Furkân, 25/67; İsrâ, 17/29).

Bu konuyu yazdır

  Berekete ulaşmak için neler yapılmalıdır?
Yazar: mendub - 17-01-2020, Saat: 00:14 - Forum: Soru Cevap - Yorum Yok

Bereket, sözlükte "çokluk, artmak, ziyadeleşmek, yeterli olmak vb." anlamlara gelir. Terim olarak ise verilen nimetin ve maddi imkânın artması, fazlalaşması, genişlik ve bolluk vesilesi olması demektir. İşlerimizin ve kazancımızın bereketli olması için;

a. mendub.com Allâh'a samimiyet içinde duâ etmeli, O'ndan bereket dilemeliyiz,
b. mendub.com Dinin çizdiği sınırları aşmamalı, meşruiyet içinde hareket etmeliyiz,
c. mendub.com Hz. Peygambere salava getirmeliiz,
d. mendub.com Mümkün olduğu ölçüde günahlardan uzak kalmalı, günah işlediğimizde derhâl tövbe etmeliyiz.

Bu konuyu yazdır

  Günün Duâsı
Yazar: mendub - 15-01-2020, Saat: 22:57 - Forum: Duâ - Yorum Yok

mendub.com "Ey Rabbimiz!

Biz gerçekten iman ettik, günahlarımızı bağışla,

bizi ateş azabından koru..."


(Âl-i İmrân, 3/16)

Bu konuyu yazdır

  Rızık
Yazar: mendub - 15-01-2020, Saat: 01:22 - Forum: Dinî Deyimler - Yorum Yok

Rızık, yiyip içmek ve sâir sûretle faydalanmak için Allâhü Teâlâ’nın verdiği ve gönderdiği şeylerdir. Âyet-i Kerîme’de meâlen mendub.com “Yerde debelenen hiçbir hayat sahibi yoktur ki rızkı Allâh’a aid olmasın.” buyurulmuştur.

Her ferdin rızkı ezelde takdir edilenden fazla ve noksan olmaz.

Hiçbir kimse başkasının rızkını yiyemez.

Her hayat sâhibinin rızkını takdir edip veren Allâhü Teâlâ’dır. Zira ondan başka rızık verici yoktur. Nitekim (meâlen): mendub.com “Şüphe yok ki, o (Allâh)'dır rızkı veren, güç ve kuvvet sâhibi ve kuvveti şiddetli olan odur (Zâriyât sûresi, âyet 58)” buyuruldu.

Bu konuyu yazdır

  Kolonya kullanmak abdest ve namaza zarar verir mi?
Yazar: mendub - 14-01-2020, Saat: 01:12 - Forum: Namaz - Yorum Yok

Bileşiminde alkol ve türevi olan katko maddelerini içeren parfüm, kolonya, el ve yüz kremleri temizlik ve güzel koku macıyla kullanılabilir. Zira, mendub.com içilmenin dışında bir amaçla üretilen alkollü maddelerin içilmesi haram olmakla birlikte (Buhârî, Edep, 80), bu maddelerin temizlik, hijyen ve güzel koku amacıyla kullanılmasında dinen bir sakınca yoktur. Bunları kullanmakla abdest bozulmadığı gibi, namaz kılmadan önce bu ürünlerin sürüldüğü yerlerin yıkanması da gerekmez (Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, II, 87-88).

Bu konuyu yazdır

  Güzel Söz
Yazar: mendub - 12-01-2020, Saat: 20:40 - Forum: Dini Sohbetler - Yorum Yok

Yüce Allâh, söylenecek sözün daima doğru ve güzel olmasını istemektedir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim de iyi veya kötü sözü; bir ağacın kökü ve dallarına benzeterek şöyle açıklamıştır: mendub.com "Görmedin mi, Allâh güzel bir sözü nasıl misal gekirdi. (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir. Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allâh insanlara misal getirir. Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkAllâhnı olamayan kötü bir ağacın durumu gibidir. Allâh ian edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır..." (İbrâhim, 14/24-27)

Sevgili Peygamberimiz de güzel sözü sadaka saymış hayatı boyunca aile gertlerine güzel söz ve güler yüzle yaklaşmıştır.

Yunus'un; "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı" cümlelerinde ifade ettiği gibi güzel söz ile aile ortamındaki gerginlikleri ve kırgırlıkları ortadan kaldıracak ve daha da önemlisi sevgi bağlarımızın gelişmesine katkıda bulunacaktır.

Bu konuyu yazdır

  Yalan yere Şahitlik yapanlar için dinimizin görüşü nedir?
Yazar: mendub - 10-01-2020, Saat: 20:54 - Forum: Soru Cevap - Yorum Yok

Adaletin gerçekleşmesi ve hakkın ortaya çıkması büyük ölçüde şahitlerin doğru bir şekilde şahitlik yapmalarına bağlıdır. Kur'ân'da mü'minler anlatılırken; mendub.com "Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir." (Furkân, 25/72 buyurulmaktadır. Bu sebeple İslam'da adaleti gerçekleştirmek için şahitlik görevini yerine getirmek emredilmiş, zulmü gidermek için şahitlikten kaçınmak veya 'yalancı şahitlik' ise yasaklanmıştır.

Kur'ân'da, mendub.com "Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allâh için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun." (Nisâ, 4/135) buyrularak kişinin aleyhine olsa bile şahitlik yaparken adalet ve doğruluktan şaşmamamsı emredilmiştir. Peygamberimis (s.a.s.); "Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Yalandan kaçının. Zira yalan insanı kötülüğe, mötülük de cehenneme götürür..." (İbn Mâce, Mukaddime,7) buyurmaktadır.

İslam'a göre yalan söylemek kesinlikle haram olduğu için; "yalancı şahitlik yapan" hem haram işlemiş, hem de karşı tarafın "kul" hakkını ihlal ederek iki yönlü günaha girmiş olur.

Bu konuyu yazdır

  Günün Duâsı
Yazar: mendub - 08-01-2020, Saat: 23:27 - Forum: Duâ - Yorum Yok

mendub.com "Allâh'ım, senden hidayet, takva, iffet

ve gönül zenginliği istiyorum."


(Müslîm, Zikir, 72)

Bu konuyu yazdır

  Tevekkül
Yazar: mendub - 07-01-2020, Saat: 23:06 - Forum: Dinî Deyimler - Yorum Yok

Tevekkül, mendub.com Allâhü Teâlâ'ya güvenmektir. Sanatına, malına, kuvvetine, yani Allâhü Teâlâ'dan başka hiçbir şeye güvenmemektir. Çünkü bunlar, sebeptir ve fanidirler. Elden çıkması, kaybolması, ölmesi mümkündür. Sebeplere güvenilmez. Çünkü eşyaya tesir eden yalnız Allâhü Teâlâ'dır. Olabilir ki o sebepleri yok eder ve yerine düşünmediğin sebepleri yaratır.

Sebeplere yapışmak lazımdır. Fakat Allâhü Teâlâ'ya güvenmek farzdır. Sebepler, var etmeye ve vermemeye kadir değildir. sebeplerin sebep olması da Allâhü Teâlâ'nın dilemesiyle ve yaratmasıyladır. Yaratmak ancak Allâhü Teâlâ'ya mahsustur. Allâhü Teâlâ sebepsiz de verebilir. Fakat sebeplerle vermek Allâhü Teâlâ'nın sünnetidir, adetidir. Mesela Allâhü Teâlâ evlenmeyene çocuk vermez. Fakat vermeye kadirdir. Hz. Adem'i ve havva'yı yaratması böyledir. Çok kimseler vardır ki birçok defa evlenirler, çocukları olmaz. Ve yine çok kimseler vardır ki bir çok sanatı ve kuvveti vardır, fakat işleri kesat gider ve kuvveti yok olur, istediğine kavuşamaz. Bundan anlaşılıyor ki tevekkül ve itimadın yalnız Allâhü Teâlâ'ya olması farzdır.

mendub.com Şu insanların haline ne kadar şaşılır ki, dünya iylerinde Allâh'a tevekkül etmezler. Ahiret işlerinde çalışmayı ve taati terk edip 'tevekkül ediyoruz' derler. Halbuki Allâhü Teâlâ kullarına, dünya işlerinde tevekkül etmeyi, ahiret işlerinde ise çalışmayı emretmiştir. insanlar bunun tersini yapıyorlar. Dünya mazımdır deyip mal toplamaya, ambarları doldurmaya çalışıyorlar. Ahiret nususunda Allah kerim'dir, deyip tenbellik ve gevşeklik gösteriyorlar.

Bir kimse dünya işlerinde sebeplere sarıldıktan sonra tevekkül ile ibadete kıymet verip devam etse, Allâhü Teâlâ ona muhtaç olduğu şeyleri verir. kalbinde zenginlik yaratıp kendini zengin gösterir. Bir kimse dünyaya kıymet verip ahiretini düşünmese hırs ile mal toplamaya çalışssa, gece gündüz akl ve fikri mal kazanmakta, yahut bir makama kavuşmak olursa, işleri nizamsız ve halleri perişan olur.


"Ancak Allâh (c.c.)'a güvenip dayanın, eğer iman etmiş iseniz" (Maide, 23)

"Tevekkül edenler dahi yalnız Allâh (c.c.)'a güvenip dayanmakta sebat etmelidir" (İbrahim, 12)

"Kim Allâh (c.c.)'a güvenip dayanırsa, o kendine yetişir" (Talak, 3)

"Allâh (c.c.) tevekkül edenleri sever" (Al-i İmran, 159)

[/url]"Allâh (c.c.) kuluna yetmez mi?" (Zümer, 36)

mendub.com "Allâh (c.c.)'a bırakıp taytığınız da sizin gibi kullardır" (A'raf, 194) Zatından başkasının kendi emrinde musahhah (bağlı) olduklarını, onların da herkes gibi muhtaç bulunduklarını, daha onlara nasıl bağlanacağını bildirmiştir.

Yine Allâhü Teâlâ:
(Hakikat, sizin Allâh (c.c.)'ı bırakıp taptıklarınız, size bir rızık vermeye muktedir olamazlar. O halde rızkı Allâh (c.c.) katında arayın. O'na ibadet edin" (Ankebut, 17) buyurmuştur. Diğer ayette de:

"Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allâh (c.c.)'ındır. Fakat o münafıklar bu gerçeği anlamazlar." (Münafıkun, 7) buyurulmuştur. (İhya 4.c.s:446) 

[url=http://www.mendub.com]mendub.com "Mi'racda ümmetler bana gösterildi; ümmetimin, ovaları ve dağları doldurduklarını gördüm. Çoklukları ve durumları hoşuma gitti. "Razı oldun mu?" diye benden soruldu. Ben de "Evet, razıyım", dedim. Bana "Bunlardan yetmiş bin kişi hesabsız olarak cennete girecek" denildi. Bu arada, "onlar kimlerdir" diye sranlara cevaben, "Bunlar dağlanmayanlar (Kızgın, demirle vücuduna iz yapmamak), şum (bazı şeyleri uğursuz saymayanlar) tutmayanlar, efsun (sihir, büyü) ettirmeyip Rablerine tevekkül edenlerdir", buyurdu. Tam bu sırada Ukaşe ayağa kalkarak: Ya Resûlullâh, dua buyur da ben onlardan olayım, deyince, Resûl-i Ekrem (s.a.v.): Allâh'ım, bunu onlardan eyle, diye dua etti. ikinci bir adam daha kalkıp aynı dilekde bulununca, Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Ukaşe seni geçti," buyurdu. (Buhari)

yine Resûl-i Ekrem (s.a.v.):
"Eğer siz hakkıyle Allâh'a tevekkül edeydiniz, kuşların rızkını verdiği gibi, sizin de rızkınızı verirdi. onlar sabaha aç çıkarlarken, akşama tok olarak dönerler." buyurmuştur. (Tırmizi)

mendub.com "Allâhü Teâlâ'ya yönelen kimseye Allâhü Teâlâ her hususta yeter ve ummadığı yerden onu merzuk (rızıklandırır) eder. Fakat dünyaya yönelen kimseyide dünyaya havale eder." buyurmuştur. (İhya 4.c.s: 448) 

Tevekkül, rızık ve sair işler hususunda Allâhü Teâlâ'ya itimat edip dayanmaktır. Bir şeyin sebeplerine yapıştıktan sonra Allâh'a itimad edip tevekkül etmek farzdır.

Çünkü Allâhü Teâlâ Furkan suresinin, 58. ayet-i kerimesinde (mealen):
"Ve ölmeyecek olan bir hayat sahibine tevekkül et..."

mendub.com "...Her kim Allâh'a tevekkül ederse, o ona kafidir..." buyurdular.
Tevekkül, çalışmayı terk etmek ve tedbiri bırakmak değildir. Öyle çalışma ve tedbiri terk ile tevekkül etmeyi dinimiz caiz görmez. Zararları def' için sebeplere teşebbüs ve tehlikeden kaçınmak ve hakları muhafaza etmek de tevekküle mani' değildir. Tevekkül, meşru sebeplere teşebbüs etmek, çalışmak ve himmetle beraber olur.

"EVlerinize kapılarından girdiğiniz gibi rızıklarınızı da sebeplerini yerine getirerek arayınız." buyurulmuştur.

Tevekkülün başlangıcı Allâh'a itimad edip, güvendikten sonra işleri Allâh'a havale etmek ve boyun eğmek daha sonrası teslim olamk ve rızadır.

Adamın biri bir şahinin bir mikdar et ile gelip o eti kanadı kırık bir kuşun ağzına verdiğini gördüğünde "Bak şu Allâh'ın lutfuna, meğer benim rızık için çalışıp gayret etmem abes imiş. Bundan sonra çalışmayayım." diyerek bir köşeye çekilip üç gün rızkının gelmesini beklemiş ise de bir taraftan bir şey gelmediği için çok acıkmış.

Cenab-ı Hak zamanın peygamberini gönderip onun lisanıyla:
mendub.com "Ey kulum, ben bu cihanı sebeplerle kazanma esası üzerine yarattım. Kudretim sebepsiz olarak da rızkını vermeye kafi olur ise de hikmetim icabı halkın ihtiyaçlarının giderilmesini sebeplere bağladım. Bu sebeple insanlar arasında istifade meydana gelsin. Bana olan tevekkülün ile bu hitmetimin hükmünü ibtal mi etmek istersin." diye ikaz buyurur. 

Tevekkül, insanın Allâh'a güvenmesi ve O'na bağlanmasıdır. Bu ise insan için ruhî bir güçtür. İnsanoğlunu yaratan ve ona sayısız nimetleri veren Allâh'tır. İnsan her yaptığı işte O'na güvenmek ve kendisine düşen vazifeyi yaptıktan sonra neticeyi Allâh'tan beklemek durumundadır.
Peygamberimiz (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde mendub.com  "Sizler Allâh'a gereği gibi tevekkül ediniz. Sabahleyin aç olarak yuvasından çıkıp akşamleyin tok olarak dönen kuşları rızıklandırdığı gibi Allâh sizi de rızıklandırır" (Tirmizî, "Zühd", 33) buyurmuştur.
Bu da bize gösteriyor ki insanoğlu tevekkül etmek için kendisine düşeni yapacak ve çalışacak. Çünkü yuvanadn çıkmayan kuşların rızkı ayağına gelmiyor.

O halde tevekkül insanın kendisini ihmal etmesi ve çalışmayı birakarak "Nasıl olsa Allâhbenim rızkımı verecektir" demek değildir. Peygamberimiz mendub.com "Deveyi bağla da öyle tevekkül et!" buyurmuştur. (Tirmizî, "Kıyame", 60) 

“Tevekkül insanın zâhirdeki sebeplere riayet etmesi ve lâkin kalbini onlara bağlamayıp Hak Teâlâ’ya dayanması demektir.” (Elmalılı)

Müslümanlar kaza ve kadere itimad ediyorum diyerek sebeplere yapışmayı terk edemezler. Bu, asla câiz değildir. Çünkü Cenâb-ı Hak her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Meselâ yiyecek ve içecekleri hayatın devamına sebep yaratmıştır. Biz insanlar Allâhü Teâlâ’nın sünnetine, âdet-i ilâhîsine bakarak dâimâ -gerek geçimimiz ve gerek maddi ve manevi yükselmemiz için - lâzım gelen sebeplere tevessül ederiz. Yoksa sebepleri bırakıp “Kader ne ise o olur veya ben Allâh’a tevekkül ediyorum” diyemeyiz. Bizim böyle sebeplere sarılmamız Allâh’ımıza olan tevekkül ve itimadımıza zıt değildir. Nitekim âyet-i kerîmede (meâlen) “Sonra da azmettin mi artık Allâh’a tevekkül et, çünkü Allâh tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmrân, 159) buyurulmuştur.

İnsanlar evvelâ sebeplere tevessül eder, sonra da Hakka tevekkül eyler. Meselâ ziraat erbabından isek evvelâ tarlamızı sürer, tohumu eker; icab ediyorsa toprağı sular, zararlı otları da koparırız. Bunlar mahsulâtın yetişmesi için birer sebeptir. Bizim elimizden gelen de ancak budur; sonra tohumun büyümesini ve âfetlerden korunmasını Rabbimize havâle ederiz.

Cenâb-ı Hakka tevekkül ettim diyerek devesini bir yere bağlamaksızın huzuruna gelen bir zata Peygamber Efendimiz: mendub.com “Çık deveni bağla da sonra tevekkül et.” buyurmuştur.

Bu konuyu yazdır

  Bazı Vakitlerde Namaz Kılmak Neden Mekruhtur?
Yazar: mendub - 06-01-2020, Saat: 20:22 - Forum: Namaz - Yorum Yok

İslâm, mendub.com Allâh'tan başkasına ibadet etmeyi ya da bunu çağrıştıracak bütün tutum ve davranışları yasaklar. Belli vakitlerde namaz kılınmasının yasak veya mekruh olması da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Zira güneşin tam doğuş, tam tepede ve tam batış halinde olduğu zamanlar Mecusilerin/ateşe tapanların ibadet vakitleridir. Bu vakiltelre namaz kılmanın yasaklanması veya kısıtlanması kılınacak namazların ateşperestlerin ibadet vakitleri ile çakışmaması için istenmiştir. Böylece Müslümanlarda kimlik ve ibadet bilincinin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca bu vakitlerin namazın kemal anlamda edasına engel bir özelliğinin olduğu da belirtilmiştir. (Zeylaî, Tebyînu'l-Hakaik, I, 85; Nesaî, Mevâkit, 572; İbn Mâce, İkâmetü's-Salâki ve's-Süneni, 148; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, I, 376).

Bu konuyu yazdır

Tarih: 26-05-2025, 01:05 Türkçe Çeviri: MCTR, Yazılım: MyBB, © 2002-2025 MyBB Group.